Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Çocukluk hastalığı değil genetik bir sorun

Münih'te 17 ülkenin dışişleri bakanlarının katılımıyla yapılan "Uluslararası Suriye Destek Grubu" toplantısında "şiddetin durdurulmasına" karar verilmiş. Yok, bu bir fıkranın girişi değil, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin açıklamasından dinledim.
Geride 500 bine yakın kurban, dağılan on binlerce aile, milyonlarca göçmen, onca psikolojik travma, terör ve çevre ülkelere ekonomik yük bırakan Suriye sorununun Esad'dan sonraki ilk sorumluları tüm dünya ile dalga geçiyorlar.
Suriye'deki varlığına dair ne bir insani ne de hukuki dayanağı olan Rusya havadan sivil katliamlarını sürdürecekmiş.
İran milislerinin düzenlediği katliamlarla Esad'ın ve bölgedeki YPG gibi PKK uzantısı yapıların önünü açmaya devam edecekmiş.
ABD Türkiye sınırının ötesinde, Suriye'nin kuzeyinde yalnızca PYD'yi-PKK'yı destekleyen Kürtleri temsil eden bir devlet kurulması için, desteklediği ılımlı muhalefetle savaşan "teröristlere" askeri desteğini sürdürecekmiş. PYD de ABD'den ve Rusya'dan gelen silahları "komşusu Türkiye'deki" PKK'ya daha fazla terör saldırısı yapabilsin diye gönderecekmiş.
Komşusundaki iç savaşın ekonomik yükünün yanı sıra terör bedelini de fazlasıyla ödeyen Türkiye'nin Şam ile ilgili uluslararası toplantılardaki oyu, Suriye ile sınırı bile olmayan Kaf Dağı'ndaki Rus çobanla bir sayılmaya devam edecekmiş.
Uluslararası hukukun kırmızıçizgilerini defalarca çiğneyip kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla sivilleri öldüren Esad'ın "kahrından ölerek tasfiye olmasının" beklenmesini öngören "Esad'sız geçiş süreci" de kusursuz işliyormuş zaten.
E bu durumda, Kerry'nin söylediği gibi, Suriye'deki şiddet "durulmasın" da ne yapsın, niçin anlamak istemiyorsunuz yoğuşmalı kombiler?
Haklısınız, emperyalistin emperyalistliğine, teröristin teröristliğine, zalimin zalimliğine şaşırılır mı? Kaldı ki adamlar, son tahlilde, ahlakla falan çelişse de, kendi çıkarlarını maksimum seviyeye çıkartmak için uğraşıyor.
Peki, bizde antiemperyalist olduğunu söyleyen, terörü değil halkların kardeşliğini savunduğunu iddia eden, "Doğunun mazlum halklarına" şiir 'bilem' yazan solun ve kürkçü dükkânları CHP'nin tavrına ne buyrulur? Hepsi de ülkelerinin, halklarının çıkarlarını yok sayıp Suriye sorununda ilk günden beri ABD'nin, Rusya'nın, Şam'ın, İran ve PYD- PKK'nın yanında saf tutmuyorlar mı?
Dikkat ederseniz HDP'yi saymıyorum bile. Onların durumunda bir çelişki yok. KCK'nın Türkiye kolu PKK ile ilişkileri neyse KCK'nın Suriye kolu PYD ile de aynı.
On puanlık uzmanlık sorumuza dönelim. 32 kısım tekmili birden Türkiye solunun Suriye'de emperyalizmin destekçisi olmasının nedeni yalnızca "ihanet" retoriğiyle açıklanabilir mi?
Hayır! Şaşıracaksınız ama ne solculukla, ne de ahlakla bağdaşan bu tavrın "devrimci duruş" olduğuna inanıyor kahramanlar.
Bolşevikler de Rusya'da 1917 Ekim Devrimi'ni aynen böyle yaptı ya. 1. Dünya Savaşı'nın sonlarında ülkelerinin düşmanlarıyla iş tutup iktidarı devirdiler. Hah işte bizim hormonlu Türkiye Bolşevikleri de ABD ve Rus emperyalizminin dümen suyunda ülkelerinin düşmanı diktatör Esad'ı destekleyecek, Erdoğan'ı devirecek, ülkeyi Suriye'ye çevirdikten sonra da kaostan faydalanıp sandıkta kavuşmadıkları iktidarı alacaklar.
Evet, bir solukta bile söylemesi zor. O halde Cem Yılmaz'ın o meşhur skecindeki sözleriyle özetleyelim: "Ya, aynı kaynım!"
Gidin işinize Allah aşkına. Küllerin prensi olacaksın deseler gözünü kırpmadan ülkeyi yakacak (Bkz.Game of Thrones) bir solun, bırakın dünya halklarına kendisine bir faydası olur mu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA