Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Rus planı İngiliz yatırımı

Arap Baharı Projesi, küresel güç oyununda yeni perdenin açılmasını sağladı. Şimdi sahne Suriye'de kurulu. Ve sürpriz oyuncu, Rusya...
Acaba, Moskova ne yapmak istiyor? Peki Ankara'dan nasıl izleniyor?
Önce, Rusya'yı bugün hâlâ "büyük" gösteren özelliklerini sıralayalım...
1- BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve veto kartını kullanabiliyor.
2- Nükleer silah kapasitesine ve teknolojisine sahip.
3- Petrol ve doğalgaz rezervleriyle önemli bir enerji tedarik merkezi.
O Rusya, Sovyetler Birliği döneminde, yani soğuk savaş günlerinde Batı ittifakına ters düşen Arap ülkeleriyle de yakın ilişkiler içindeydi. Suriye, Libya, Yemen gibi...

***

Doğu Bloku'nun çöküşü sonrasında iç siyasi sorunlarla boğuşan Rusya, Avrupa'daki arka bahçesini kaybetti. Bu sırada geleneksel müttefikleri çoktan AB ve NATO üyesi olmuşlardı. Bu yüzden Rusya Federasyonu öncelikle Kafkasları kontrol altına almaya yöneldi. Hatta ilk askeri gövde gösterisini NATO kapılarını zorlayan Gürcistan'da gerçekleştirdi. Azeri-Ermeni ihtilafında anahtar rolde olmasına rağmen, bölgesel hesaplar yüzünden, çözümü değil iki tarafı markaja almayı tercih etti. Ayrıca, zengin hidrokarbon kaynakları ile göz kamaştıran Türk Cumhuriyetleri uzun süreli ticari sözleşmelerle kendine bağladı. Kıbrıs sorununu yakından izleyen lakin BM'deki pozisyonunu Rum kesimini gözetecek şekilde belirleyen Rusya, aynı zamanda kritik boru hatları ve nükleer santral yatırımı üzerinden Türkiye'yi stratejik olarak yeniden tanımlamış durumda...
***

Peki, Ankara'nın Suriye politikası bu kadar netken, Türkiye ile ilişkileri olumlu seyreden Rusya niçin Şam yönetimine yakınlaşıyor?
Bu sorununyanıtı, global satranç tahtasındaki konuşlanmayla bağlantılı... 1- Ruslar, enerji koridoru olmanın yanında enerji havzası olduğu da teyit edilen Doğu Akdeniz'de "Ben de varım" diyor.
2- Şimdilik Esad rejimini destekliyor gibi görünse de Şam'daki yönetsel değişim anında oyunun içinde kalmayı hedefliyor.
3- Libya'ya yönelik operasyonun, BM by pass edilerek NATO üzerinden geliştiğini gördüğü için bölgesel inisiyatifi kaybetmek istemiyor.
***

Bu veriler ışığında Türkiye'ye baktığımızda, ABD-İngiltere ekseninde özellikle durmak gerekiyor.
1- Irak'ın işgaliyle zücaciye dükkanına giren fil misali Ortadoğu'yu ve İslam coğrafyasını allak bullak eden ABD, biraz arka plana çekiliyor. Vitrine sürdüğü ülkeler ise Ortadoğu'yu iyi bilen İngiltere ve Arap âlemine dokunabilen Katar.
2- ABD ve İngiltere, demokratik taleplerle şekillenen Müslüman dünyasındaki hâkimiyetini sürdürme adına Türkiye'nin bölgesel liderlik iddiasına "evet" diyerek, kısmi güç paylaşımına ikna olmuş görünüyor.
3- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, Londra'da üst düzeyde ilgi gösterilmesini de önümüzdeki dönemin bölgesel stratejik kodları bağlamında okumak gerekiyor.
4- Yakın zamana kadar Türkiye'nin destek noktası konumundaki Almanya ise Fransa ile giderek kapalı devre Avrupa sistemine yönelirken İngiltere, "Yeni Ortadoğu" adına Türkiye'ye odaklanıyor.
5- Başta Suriye olmak üzere Arap Baharı dalgasına kapılan ülkelerle güncel ilişkileri düzenlemek isteyen ve bu nedenle Türkiye'yi Brüksel Masası'na çağırmayı düşünen AB liderliği, Kıbrıs Rum Kesimi'nin çapsızlığına teslim oluyor. İngiliz diplomasisi ise kıta Avrupa'sını da aşıp Türkiye ile birebir görüşerek mesafe alıyor. Bu denklemde İran da başlı başına yer tutuyor. Öyle ki Tahran'da büyükelçiliği basılan İngiltere, diplomatlarını Türkiye'nin garantörlüğünde tahliye etmeye çalışıyor.
***

Tüm bu veriler ışığında, Türkiye hassas bir çizgide duruyor. İran ve Suriye'deki gelişmelerin çığırından çıkması halinde, askeri seçenek de dahil olmak üzere olumsuz senaryolara hazırlık yapılıyor. Uluslararası toplumun yaptırım kararlarının etkisi ve ülkelerin iç dinamikleri sayesinde sivil dönüşümler başarılabilirse, Ankara'nın küresel ligde sınıf atlaması kesinleşiyor.
Baştaki Rusya meselesi bağlamına dönecek olursak...
Ankara, benzer düşüncelere sahip olmasa da Moskova ile teması canlı tutuyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA