Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Koalisyon ve seçim ihtimali altında ekonomi!

Son bir hafta içinde siyasi parti genel merkezlerinin yanı sıra ekonomiyle ilgili kritik kurumları gezdim. Hazine, Maliye, Kalkınma Bakanlığı, BDDK... Sayısını unuttuğum görüşmelerde hem yeni hükümet süreci hem de ekonominin dayanıklılığı üzerine yığınla değerlendirme dinledim.
Önce ekonomi cephesine bakacak olursak...
1-
Koalisyon seçeneği, karar süreçlerinin kimyasını bozmuş. Bilhassa hükümet formüllerine dayalı olası bakanlık dağılımı haberleri dikkatleri fazlasıyla siyasete odaklamış.
2- Bürokrasi, 2015'e "bitti" gözüyle bakıyor. "Kayıp yıl" diye nitelemese bile "mevzii koruma yılı" olarak görüyor.
3- 2015 yılı bütçe egzersizlerinin başlamasına karşın, siyasi karar verici belirsizliği işleri zorlaştırıyor. 13 yıldır koalisyon bilmeyen, geçiş dönemlerine göre bütçe yapmayı unutmuş bürokrasi toparlanabilmiş değil. Koalisyon namzeti partilerin iddialı vaatleri de hesapları zorluyor. Örneğin, emekliye iki maaş ikramiye için 24 milyar lira kaynak yaratılması gerekiyor. Ve bunun tek yolu yüksek maliyetli iç borçlanma.
4- ABD Merkez Bankası'nın (FED) en geç sonbaharda ardı ardına iki kez faiz artırımına gideceği bilindiği için "küresel fon yönetimi ile Hazine finansman tablosu" açısından yeni hükümetin kurulması hayati öncelik taşıyor.
5- Petrol fiyatlarının düşük seyrettiği, cari açık riskinin azaldığı "fırsat penceresinin" seçim ve hükümet tartışmaları nedeni ile iyi kullanılamadığı her fırsatta anlatılıyor.

***

Siyaset cephesine gelince...
1-
Akıl ağır bassa da duygular hâlâ 7 Haziran öncesine göre seyrediyor. "Tekrar seçim" ihtimali hiçbir partide göz ardı edilmiyor.
2- AK Parti, tek başına iktidarı kaybetmiş olmanın sancıları ile koalisyon tesis etme baskısını aynı anda yaşayan ama ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmeye hazır parti görünümü veriyor.
3- CHP, seçim başarısızlığına rağmen, hükümet formüllerinin içine girme çabası ile durumu idare ederken, çelişkili sinyallerle kredibilite kaybediyor. Taktik zekâ örneği iki çıkışın nasıl karşılandığı malum. "Yüzde 60'lık" diye ifade edilen muhalefet bloğundan hükümet çıkarma denemesi, sadece tabana hitap ediyor. "Biz her şeyi denedik ama AK Parti ile koalisyondan başka çare kalmadı" tezine yatırım yapma biçimi, müstakbel ortakların siyasal yapısının yeterince etüt edilmediğini gösteriyor. AK Parti'nin devre dışı bırakılması fikri bile siyasetin tabiatına uymuyor. Ya diğer örnek? "MHP ile koalisyon kuralım. Sayısal çoğunluk bizde olmasına rağmen Devlet Bahçeli Başbakanlığı üstlensin" önermesi. Hem MHP'yi "ucuz pazarlığa davet" ediyor hem de güya AK Parti ile hükümet kurulacak olursa CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başbakan olması için "özveri gösterilsin" mesajı içeriyor. "258 vekile bakmayın, ülkenin normalleşmesi (ne ise o) adına kabineyi bir süre bize emanet edin, ötesini hallederiz" düşüncesi, realiteye uymuyor.
4- MHP, baştaki noktada tutarlılığını sürdürüyor. Devlet Bey, iktidardan uzak duruyor. Tabanın talebi ise belli şartlarla iktidarın ucundan tutmaya dönük. Belki de bu yüzden MHP kurmay zekâsı Cumhurbaşkanı'nı tahrik ederek, CHP'ye sert yüklenerek, HDP'yi kökten reddederek kapıları kapatmaya çabalıyor. Ama AK Parti'li koalisyon için ışığın rengi "sarı."
5- HDP ise seçimin en etkili aktörü olmasına rağmen, hiçbir hükümet denkleminde yok. Emanet oyları koruma, kalabalık ve kozmopolit gruba hiza verme, İmralı-Kandil hattını tahkim etme telaşı ile içe dönük çalışıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA