Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Maliye ne diyor? Merkez Bankası ne yapıyor?

Hükümette hâkim görüş, "Türkiye'nin yeni bir başarı öyküsü yazması" üzerine... Ekonomi politikaları ve uygulama esasları açısından görüş ve ton farklılığı bulunan isimler dahi, siyasi istikrarla desteklenmiş yapısal ekonomik değişimin gerekliliğinde hemfikir.
Lakin... Bu, "ton farkı" meselesi önemli. Neden? Çünkü ekonomiye "günün gerçekleri ışığında objektif bakış" ile "hep risk odaklı ve aşırı ihtiyatlı bakış" arasında denge kurulması gerekiyor. Dış politik gelişmelerin, dış ticaret başta olmak üzere ekonomiye etkileri, iç güvenlikte verilen mücadelenin seyri, yeni anayasa arayışları piyasa aktörlerinin dikkatle izlediği konu başlıkları... Hal böyle iken "bulaşıcı karamsarlığı pompalamak" yerine "bardağın dolu tarafına odaklanmak" gerekiyor.

***

Geçtiğimiz hafta Ankara'da ekonomi gündemine damgasını vuran iki kritik mesaj vardı. "Biri, Maliye Bakanlığı'nın 2016 Bütçesi'ni konuşlandırma biçimi, ötekisi Merkez Bankası'nın enflasyon hikâyesi..."
Maliye tarafı, bütçeyi "samimi ve net" hazırladığını ifade ediyor. Seçim dönemine ilişkin tüm vaatlerin ödenek olarak karşılığı bütçede mevcut. Güvenlik bütçesi ile terörle mücadelenin ekonomik ve toplumsal restorasyon maliyeti de bütçenin içinde. Buna karşın gelir kalemlerinin tutarlılığına da dikkati çekiyorlar. Vergi geliri tahminleri, özelleştirme geliri beklentileri, Merkez Bankası ve kamu bankaları kârının bütçeleştirme biçimleri tek tek ortada. Üzerinde durulması gereken bir başka nokta ise "faiz dışı fazla!" Bu yıl faiz dışı fazlanın ılımlı oranda ve pozitif olması öngörülüyor. Faiz dışı fazladan fedakârlık yapıldığı da söylenebilir. Tasarruf edilecek kaynağın, görece aşağıya çekilerek, üretken yatırımlara kanalize edilmesi politik tercih olmakla birlikte, bu ortamda kimsenin karşı çıkacağı bir boyut da taşımıyor.
***

Merkez Bankası'na gelince... Nisan 2016'daki "Başkanlık Seçimi'ne" kadar her şey ince bir çizgide devam edecek. Açık enflasyon hedeflemesine geçtiği 2006'dan bu yana, zaman zaman oldukça pozitif siyasi ve ekonomik konjonktüre rağmen hedefini tutturamayan bir kurum var karşımızda. Merkez Bankası'nın kredibilitesini tek başına siyasetle ilişkilerine indirgemek eksik değerlendirme yapmak olur. Siyasi motivasyona rağmen fiyat istikrarı konusunda topluma umduğunu veremeyen, enflasyonda katılık oluşturan alanlarda çözüm üretmekte geç kalan bir yönetim de söz konusu. Faiz politikasında cambazlık denemelerine, politika araçlarında karmaşa yaratmaya ayrılan mesai geç de olsa tarım başta olmak üzere fiyat dirençleri bulunan noktalara yönelmiş durumda. Merkez Bankası, çoklu politika araçlarını kullanarak geçtiğimiz yıl 1 puana yakın "örtülü faiz artışı" yaptığını ilan edecek kadar cesur aslında. Bu yılki açıklamasını çarpıcı kılan husus ise kaygı paylaşıp durmak yerine "fiyat istikrarı için elinden geleni yapacağını duyurması" idi. Faize dayalı enstrümanlarla ekonomiye kemoterapi yapmanın sakıncaları giderek daha iyi anlaşılıyor. Yapısal fiyat katılığı oluşan sektörlere neşter vurulması, faizi artırma kolaycılığından daha fazla değer taşıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA