Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’ndan Ankara siyasetine uyarlamalar

52. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu'nu bilmem izlediniz mi? Ankara'da olup bitenleri anlamak için o kadar güzel örnekler sunuyordu ki...
Bisiklet turunda tam bir takım çalışması söz konusu. Esasen, takımı şampiyonluğa taşıyacak isim de belli. Yarış başlamadan önce takım üyeleri gerekli bölümünü yapıyor.
Sonra start veriliyor. Takım içinden birkaç bisikletçi öne çıkıyor. Onlar, sadece yarışa tempo veriyor. Bir başka grup, rüzgârı kesecek şekilde yer tutuyor. Takımın en genç ismi ise "taşıyıcı" rolünü üstleniyor. Bisikletçileri takip eden araçlardan su, enerji içeceği vs alıyor. Sırtındaki ceplere dolduruyor. Sonra hızlanarak ön gruptaki arkadaşlarına yaklaşıp tek tek dağıtıyor.
Ve bir başkası...
Etabı kazanacak takımın as oyuncusunu adeta korumaya alıyor. Rakip takımların arasına sıkışmasını önlüyor ve son düzlüğe kadar taşıyor. Sonunda sprinter bisikletçi kazanıyor. Etapların toplamında ise en iyi bisikletçiyi en fazla koruyan takım, genel klasman şampiyonluğunu da alıyor.

***
Hep söylüyoruz... Siyasette meşruiyetin de gücün de kaynağı millettir. Millette kim karşılık buluyorsa lider de ülkeyi yönetecek olan da odur. Hal böyle olduğu içindir ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, siyaseten son sözünü söylemedikçe ve daha önemlisi millet de Erdoğan için son sözünü ilan etmedikçe hiçbir mühendisliğin, güç devşirme, ekip kurma, dışarıyla temasa geçme, halkla ilişkiler faaliyeti yürütme, kamuoyunu yönetme girişiminin bir anlamı olmayacaktır.
***
Bugünler, Ankara gazetecileri için habercilik açısından eşsiz fırsatlar sunuyor. Lakin, "kulis gazeteciliği" ile "kulis faaliyetinin" karıştırılmaması gerekiyor. Aksi takdirde, olanlar değil, temenniler yansıtılıyor.
***
Şimdi soralım... AK Parti'nin geçtiğimiz hafta gerçekleşen MKYK'sında yaşananlar "olağan mıydı?" Tabii ki "hayır!" Peki, "sürpriz miydi?", "Kesinlikle hayır!" Özel ortamlardaki konuşmaları aktarmakta şu an bir fayda yok... Bu vesile ile bir hususun altını çizelim... Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenen Başbakan'ın görevine devam edip etmeyeceğine ilişkin kanaat belirtme hususu, ahkâm kesme boyutunda olsa bile biz gazetecilerin işi değildir. Başbakan'ın hafife alınması, istihza ile anılması da asla tasvip edilemez. Lakin... Perde arkasında yaşanan olayları, çoklu kanallardan teyit ederek, net şekilde aktarmak bizlerin asli görevidir. Özellikle sıcak anlarda, kritik geçiş dönemlerinde ucuz popülerlik hesabına girmeden haber verenler için bilinenler ile yazılanlar arasında bir denge kurulması bu işin doğasında vardır.
***
Siyasetin, AK Parti'nin etrafında şekillendiği dikkate alındığında, oldukça hareketli günlerin bizi beklediği, dar kapsamlı kader toplantılarının sayısının artacağı, bakanları, güvenlik-istihbarat bürokrasisini de kapsayan değişimlerin yaşanacağı açıktır.
***
Son olarak bir noktaya daha değinmek, ilerisi için gösterge olabilir. 29 Nisan Cuma günü yapılan AK Parti MKYK'sındaki bir detay fazlasıyla mühim. Teşkilatlara atama ve görevden alma yetkisinin MKYK'ya devrine ilişkin atılan "ilk imzayı" iyi etüt etmek gerek. Zira... Sn. Başbakan'ın ilk imzası ile süreci belirleyen ilk imza aynı gözükmemekte. 50 üyeli MKYK'nın 47 isminin "yetki devri" talepli yazısındaki imzalar ile bu imzaların mesajı karşısında Sn. Başbakan'ın yetki devrini tanımlayan kısa karara imza atması aynı anlamı taşımamaktadır.
Özetle... Bugünden itibaren hiçbir şey eskisi gibi devam etmeyecektir. AK Parti siyasetinin ana ekseni, yeni ve sivil anayasa etrafında başkanlık, yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı çizgisinde ilerleyişini sürdürerek, dual yapıyı ortadan kaldırmak ve milletin nihai kararını beklemek olacaktır!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA