Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Yatırım ve vaat kime: “HDP’ye mi, PKK’ya mı?”

Tam bir hafta önce Yargıtay Başkanı Sn. Mehmet Akarca'nın düzenlediği yıllık değerlendirme toplantısında idik. Yargı erkinin ve toplumdaki adalet algısının her yönüyle ele alındığı o gün, özellikli bir konuya daha değindik. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Anayasa Mahkemesi'nde devam eden HDP Kapatma Davası ve süreçle ilgili soruma dikkatli bir cevap verdi. Önce, yargılama aşamalarını anlattı. Sonra, "Parti eylem ve söylemleri ile aynı yerde duruyor!" demekle yetindi.
Türk siyasi tarihi, parti kapatmalar ve sonuçlarına dair epeyce tecrübeyi içeriyor. Meseleye ilkesel olarak yaklaştığınızda vardığınız sonuçla, olaylar ve zamanın ruhu bağlamında baktığınızda ulaştığınız sonuçlar birbirinden ayrışabiliyor. Elbette bir partiyi, millet kurar, yine millet kapatır. Lakin siyasi partiler olmadan yaşayamayacağını savunduğumuz demokrasiler, öyle bir an gelir ki bu nedenle ölebilir de! Tabii ki teşbihte hata olmaz.
Ama gelinen noktada şu üç hususun altını çizmek zorundayız:
1- HDP, PKK'yı terör örgütü olarak görmemekte ısrarlı mı, değil mi? Parti, terör örgütüne yaslananların, açık veya örtülü hedeflerine silah zoruyla ulaşmak isteyenlerin siyasi sözcülüğünü sürdürmekte kararlı mı değil mi?
2- Türkiyelileşme makyajı ve konjonktürün etkisi, CHP ve marjinal solun da katkısı ile 2015 yılında 6 milyon oya kadar ulaşan HDP, bu oyları veren vatandaşların siyasi temsilciliği ile PKK terör örgütünün temsilciliği arasında bir ayrım yapmakta mı? Bir başka anlatımla... Oylar HDP'nin mi, PKK'nın mı?
3- 2023 seçimlerini "siyaseten varlık yokluk sorununa dönüştürmekte olan muhalefet bloku" HDP'yi yedeklemek uğruna, PKK terör örgütüne tavize niyetli mi değil mi?
Özetle...
Her kapatma davası, özünde demokratik siyaset için kırılma noktasıdır. Gönül ister ki siyasi fay hatları kırılmasın. Fakat her kırılma yeni ve farklı zemin için yeniden yapılanma ve kırılmaya sebebiyet verenlere demokratik hizalanma için bir fırsat da yaratabilir!

"MEGA TAŞINMA" VE ARDINDAKİ DERSLER
Sadece 12 saatlik bir sürede 33 futbol sahasına eş değer 47.300 ton ağırlığındaki malzeme ve ekipman, mega şehir İstanbul'un bir ucundan diğer ucuna hatasız taşınabilir mi? 6 Nisan 2019 gecesi saat 02.00'de başlayan ve ertesi gün saat 14.00'e kadar uzanan zaman diliminde bu zorlu görevi eksiksiz tamamlayan Türk Hava Yolları ekibinin yaşadığı heyecan dolu saatler; National Geographic tarafından hazırlanan "Mega Taşınma" belgeseline konu oldu.
Dün, bu etkileyici belgeseli izleyip, THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı'yı dinledikten sonra şunları not ettim:
İyi bir ekip kuracak, yetki verecek ama sorumluluğu paylaşacaksınız.
Global düşünecek, yerel özelliklerinizden ilham alacaksınız.
Kadının gücüne güvenecek, detaycılığından yararlanacaksınız.
Küresel tecrübeden ders alacak, işin uzmanıyla çalışacaksınız.
Ülkenin değerlerini bulup çıkaracak, başarınıza ortak edeceksiniz.
Hiçbir işinizi şansa bırakmayacak, B, C planları da hazırlayacaksınız.
Medya ve tanıtım ağını, aktörlerini ve etkisini, halkla ilişkileri ön planda tutacaksınız.
Emeği geçenlere ve çözüm ortaklarınıza teşekkür etmekte, isimlerini tek tek saymakta cimri davranmayacaksınız.
Yönettiğiniz kurumun çalışanlarını aile olarak niteleyip onore edecek aynı anda çekirdek ailenize, bilhassa eşinize duyduğunuz muhabbeti samimiyetle dile getireceksiniz.
Ve nihayet...
Size bu büyük vizyonu kazandıran, ufkunuzu açan liderliği özellikle vurgulayacaksınız. İşte bu nedenle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın adı, emekleri ve rolü dünkü tanıtımda layıkıyla karşılık buldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA