Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Fare toplumu

Türkiye Bilişim Sanayicilerinin Intel işbirliğiyle düzenlediği Uluslararası Bilişim Sanayi Zirvesi'ndeyiz.
Kürsüde Intel Başkan Yardımcısı John Davies var; "Türkiye, bilişim sektörü için dünyadaki önemli pazarlardan biridir."
Bu, gayet yerinde bir tespittir ve hayatın pratiğinde doğrulanmaktadır.
Bu ayrıca, ülkemizin önemi kadar, "bilişim üzerinden kalkınma" projemizde "takılıp kaldığımız" yeri göstermesi bakımından kayda değerdir
Takılıp kaldığımız yeri daha net tanımlamak için aynı zirveye çağrılan ilginç bir konuşmacıya da kulak verelim. Zirvenin açılışında konuşan Obama'nın danışmanı Robert Atkinson bizimle Harvard araştırmasındaki bir neticeyi paylaşıyor; "her 1 dolar yatırıma 2 dolar geri dönüş alınıyor."
Atkinson; ABD'de bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı sayesinde şirketlerin verimliliğinde %80 oranında artışa vurgu yapıyor.
Şimdi takılıp kaldığımız, en azından benim "anlamakta zorlandığım noktayı" tanımlayabilirim:
Şirketlerin verimini %80 artıran bilgisayarlar, başka bir marka mı?
Bizim satın aldıklarımız acaba bu özelliği barındırmıyor mu?
ABD, Japonlar, Finler, bize orijinali yerine "çakma laptop" mu satıyor?
İşimizde verimi patlatan ve zenginliği katlayan aletleri ben göremedim.
Kısmı iyileşme "tamam" da Atkinson'un sözünü ettiği "%80 patlama" acaba başka bir iklimin becerisi midir?
Peki madem Batılılar bize "çakma bilişim ürünleri" satıyor ve "verimi katlayan" iyilerini kendine saklıyor; bizim üreticilerimize ne demeli? Casper, Vestel, Arçelik, Beko, Gold, Exper? Bunlara ne demeli?
Intel Başkan Yardımcısı John Davies'in sözünü ettiği "önemli pazarlardan biri olma" özelliğimiz tamam da...
Obama'nın danışmanı Robert Atkinson'un sözünü ettiği "%80 verim patlaması" nerede?
Teknoloji kullanımındaki iştahımız, "makine- obur" bir toplum görüntüsü verecek kadar ileri (!) düzeyde. Nitekim bunun farkındakiler bizi "önemli pazar" olarak tanımlıyor.
Sorun şu ki teknoloji kullanımındaki bu ileri düzey, "üretim, verim, ihracat, zenginlik, bilgi" gibi alanlarda "geri düzey" haline geliyor.
30 milyar liralık büyüklüğe ulaşan sektörümüzdeki bu "makine aşkı", artarak sürebilir.
Fakat verime dönüşmeyen, zenginlik yaratmayan, bilgi üretmeyen, ihracatı nitelikli hale getirmeyen, karar süreçleri akıllandırmayan teknolojinin canı cehenneme.
TÜBİSAT
Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Gürsoy'un zirve açılışında sözünü ettiği "Türkiye'nin sağlıklı ve sürdürülebilir büyümesinde anahtar role sahip bilişim" henüz ortalıkta görünmüyor.
Benim işaret ettiğim, dünya cihaz üreticileri için "önemli pazar" olmak yerine "bilişimin anahtar rolü" noktasıdır.
30 milyarlık sektörün içeriğine bakınca da bunu anlıyorsunuz; gerileyen yazılım ve krizde dahi artan donanım...
Bilgi üretmiyor, tüketiyoruz.
Son 20 yıldır sorguladığım şu; kendinizi internete bağlı bir cihazın karşısında düşünün... Acaba fareyi mi klavyeyi mi daha fazla kullanıyorsunuz?
Bu soruya verilen dürüst ve samimi cevapları derlediğimde ortaya çıkan sonuç şu; %80 fare, %20 klavye.
Atkinson'un "%80'lik verim patlaması" bizde, "başkasının ürettiği bilgiyi fare marifetiyle tüketme becerisi" olarak tecelli etmiş.
Bitlere baytlara yatırdığımızın %20'sini dahi bu teknolojileri kullanacak olan insanların dönüşümüne, klavyenin temsil ettiği bilgi üretimine harcasaydık, bilişimin "tüketici pazarı" yerine, üreticisi olurduk.
Bir sonraki aşamada tartışılması gereken şudur; Acaba Atkinson'un "bilişim sayesinde % 80 verimlilik patlaması" Türkiye'den neden gerçekleşememiştir?
Makine âşığı bir ulus, neden hâlâ "1 saatlik çalışma karşılığında milli gelirini yalnızca 4 dolar" artırabilmektedir? Aynı laptopu hatta bir önceki model bilgisayarı kullanan Amerikalının, "1 saatlik çalışma karşılığında kendi milli gelirine 40 dolar" artırmasının sırrı nedir?
Ve nihayetinde; başkasına "bilişim cihazı" pazarı olmak yerine, bilişim üzerinden kalkınan, yeni iş yaratan, verimi arttıran, ihracatı nitelikli hale getiren ulus olmak için neyi eksik yapıyoruz?
Nerede hata yapıyoruz?
Acaba bu; "klavye toplumu" yerine "fare toplumu" olma tercihimizden midir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA