28 Şubat ile yüzleşme sürecinde gördük ki bu antidemokratik sürecin aktörlerinin çoğu birkaç general üzerinden kendini temize çekiyor. Herkes aynayı başkasının yüzüne tutarken sivil generalleri hâlâ tartışma odağına getiremedik.
Sivil generaller elinde güç bulunduran ve tercihini 28 Şubat'tan yana koyanların tümü... Medyadan iş dünyasına dek, bu süreçte rol alan veya rol almaya çalışanları kastediyorum. Beşli Çete diye sendikacıların ipliği pazara çıkarken ekonomi STK'ları yeterince irdelenmedi.
TOBB Genel Kurulu'nda Başbakan'ın konuşması, sıranın yavaş yavaş ekonomi ve medyadaki 28 Şubat aktörlerine geleceği izlenimi veriyor. TÜSİAD gibi "yer almadım" açıklamasına rağmen üyelerinden bazılarının neferliğine soyunduğu darbe sürecinde, pek çok TOBB üyesinin de bu gönüllüler ordusunda yer aldığını hatırlıyoruz. Çoğu temiz (!) kaldıysa, bu bizim hafızamızın "nisyan" malûliyetindendir. Şayet bu sivil generallerin peşini bırakmaz isek, onlar da açığa çıkacaktır.
60 yıldır toplum hayatında olup, önemli görev tanımlarına rağmen TOBB'un yapabildiği yalnızca "darbelere fazla bulaşmadık" beyanı olmamalıydı. Mesleki gelişmeye, ticaret hayatına, üyelerinin kalite ve kalibrasyonuna, iş süreçleri ve ekonomik hayatın standartlarını yükseltmeye dair hiçbir adımı atmamış bir kurumun, kendini yalnızca siyaset üzerinden var etmesi, ne tuhaf bir tecellidir.
Tam da aynayı yüzümüze tutmaya başladığımız bu dönemde, TOBB gibi dev kurumların varlık sebebini, ülkeye maliyet ve katkısını sorgulamanın zamanı gelmedi mi? Hazır darbeleri soruştururken, üretimsizlikleriyle sürgit darbe içinde olan işe yaramaz kurumlarımızı gözden geçirsek, fena mı olur!