Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Şanghay işbirliği

Yarım asırdır oyalanıyor Türkiye: "Alırız, almayız, alırsak..." Bir yandan küresel kriz kıskacındaki yaşlanan ve yavaşlayan Avrupa'nın Türkiye üzerinden bakir pazarlara ulaşma iştahı... Öte yandan ekonominin daralttığı refah ve çatırdayan sosyal devlet kurumları yüzünden tırmanan Türk aleyhtarlığı...
1963 Ankara Anlaşması'ndan beri, "hazırlık, geçiş, uyum" dönemi derken bizim geldiğimiz nokta "AB'den sonra da hayat var" bezginliğinde... Shakespeare'in dediği gibi: "O kadar geç oldu ki cevabın, ne sorduğumu unuttum" ruh haline rağmen AB'ye giriş niyetimiz "henüz" bitmemiş olsa da hayli azaldığı ortada...
Nitekim Başbakan bunu "bizi Şanghay Beşlisi'ne alın, AB'yi unutalım" sözleriyle ifade ediyor. Genelde AB liderlerinin "sizi alacağız ama..." söylemlerinden bıkmış durumdayız. Çifte standart örnekleri, bizim de kafamızı karıştırmıyor değil.
Eski Fransız cumhurbaşkanlarından Jacques Chirac'ın bir itirafını hatırlıyorum: "AB'nin kurucusuyuz, biz bile Türkiye'den istediklerimizin %60'ını henüz yerine getirmedik." Uyum sürecinde, bize dayatılan "ev ödevi listesine" uymak için çırpınaduralım, AB'nin içinde bulunduğu durum, bu listeyi gözden geçirme ihtiyacı doğuruyor.
AB kriterleri ve önerdikleri standartların, insan haklarından ekonomiye dek yığınca alanda, bizlerin "en düşük standardı" olması gerektiğine inanıyorum. Fakat o ünlü Maastricht kriterleri noktasından acaba kaç AB üyesi, Türkiye'den iyi durumda? Şimdi "kayıtsız şartsız AB" hedefini sorguluyoruz. Önceleri "AB'ye girin ama içimize boşalmayın" diyerek serbest dolaşımı sorun etmişlerdi. Sonra AB üyesi olmadan Gümrük Birliği'ni dayattılar. Vize ile canımızı hâlâ yakıyorlar.
Şanghay Beşlisi diye adlandırılan Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın kurduğu, Özbekistan'ın katıldığı işbirliği örgütüne girmemiz söz konusu... Dün Başbakan, TürkÇek İş Konseyi'nde Çekli yatırımcıya "vatandaşlık dahi verebilirim" çağrısı yaparken, bizim işadamlarımızın bu ülkeye dahi rahatça gidemediğinden yakınmıştı. Periyodik olarak yazıyor, anlatıyorum: Bırakın AB üyeliği beklemeyi, yakın gelecekte AB'ye vize koyan ülke neden olmayalım ki?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA