Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Veri kültürü

Bilgi yerine kanaat ile gelebildiğimiz yer belli. Eğer daha nitelikli veri üretmez isek orta gelir tuzağından kurtulamayacağımız da belli. Çeyrek asır önce yönetimde kullandığımız veri miktarı ile bugün ihtiyaç duyduğumuz arasında milyarlarca kat fark var.
Peki bu veriyi kim üretecek? Karar süreçlerinde ihtiyaç duyulan verinin güvenilirliğini nasıl sağlayacağız? Bunlardan belki de daha acil olanı, verilere erişimi nasıl kolay kılarız?
Bilşim teknolojileri bu alanda bize inanılmaz imkân sunmakla birlikte veri üretiminde hâlâ nal topladığımız aşikâr. Odalar, birlikler, yasa gereği veri üreten kurumlar var. Ancak bırakın nitelikli bilgiyi, odasına bağlı şirket sayısını bilemeyenler var.
Fortune 500 toplantısında fark ettiğim, veri üretimi konusunda bir yerlere geldiğimiz oldu. Ali Ağaoğlu, Türkiye'nin en büyük 500 şirket araştırmasının, ankete değil, odit edilmiş bilançoya dayandırıldığını söylüyor. Bunun anlamı, İSO 500'ün kimi eksik kimi saklı özensiz anketlerin ötesine geçildiğidir.
Finar'dan Dr. Selim Seval, veri kültüründeki değişimi, şık bir anekdot üzerinden aktarıyor: "Eskiden veri almak için gittiğimiz şirketlerde, kafamıza ayakkabı fırlatılırdı. Şimdi şirketler, veriyi gönüllü paylaşıyor" diyor. 1 milyon 200 bin şirket içinde ne azından 66 bini böyle. Ticaret Kanunu'ndaki şeffaflık ilkesi çıkarılmasaydı, nitelikli veri paylaşan şirket sayısı patlayacaktı.
Eski DİE şimdiki TÜİK, varoluş gerekçesi veri üretme olan kurumumuz. Türkiye'yi 2 yıl geriden izler, ürettiği verilerin kullanım değerini artıramaz. Ancak şirketlerimiz ve kurumlarımız TÜİK'i beklemiyor ve kendi nitelikli verilerini üretiyor, paylaşıyor. Sorun veri kültürünün gelişim hızının henüz istenen düzeyde olmadığıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA