Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

El freni inince

Aslında öykü o kadar karmaşık değil. Geçen yılı hatırlayın...
2011'in %8.8'lik büyümesi rekor getirince, başta Babacan ve Şimşek olmak üzere kabinenin bir kesimi ve Merkez'in yönetimi, "yavaşlayalım" demişti. Kendi ifadeleriyle aktarırsak: "Beşinci vites riskli, dünyadaki krizde temkinli gidelim, vites düşürelim."
Ancak tecelli böyle olmadı... Ekonomide "gaz-fren" tartışmasını başlattılar. Merkez'e faiz indirmek bir yana artırma yönünde baskı kurdular.
Güya 5'nci vitesten 4'e inecektik. Hale bak; neredeyse duruyorduk, 2012'de %2.2 büyüyebildik.
Ardından finansal statüko devreye girdi. Gezi, FED derken "hızlanmayı" tehlikeli bulan lobiler peydahlandı.
Neyse ki büyümeyi dert edenler ağır bastı da ayağımız yeniden gaz pedalıyla buluştu.
Aslında olup bitene bakınca, geçen yıl olan, ayağını gazdan çekmenin ötesinde idi. Bir bakıma "görünmez el", ekonominin el frenini çektiğini anladık.
Hızlanma cesaretimizde ABD, Çin, AB ve diğer merkez bankası başkanlarının "büyümeyi ve işsizliği" dert eden tutumu etkili oldu.
IMF'nin, başta İngiltere olmak üzere AB ve diğerlerine "büyüyün, yoksa durgunluktan çıkamayacaksınız" uyası geldi. Görünen "tedbiri abartanların" ülkelerini krizden çıkaramadığıydı.
Nihayet Türkiye'de görünmez eller ve ayaklar "frenden" çekilir oldu ve sonuç ortada %4.4'lük büyüme...
Hatırlayalım: Türkiye 2023 yılında 2 trilyon $ GSMH'ye ulaşacak ise milli gelirini 10 yılda %150 artırmak zorunda.
Bu da art arda her yıl %9.8 büyüme gerektiriyor.
İhracatın büyümeye verdiği destek, azalarak sürüyor ancak kazandıran ihracat için 500 milyar $'lık ciro ve inovasyon odaklı katma değerli üretim şart. Bir de el frenini çekenlerin elini frenden uzak tutması şart...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA