Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Tercihimiz Yeni Türkiye

Dün önümüze sandık kondu. Eski ile yeni arasında tercihimiz soruldu. Tercihimiz yeniden yana oldu.
Demirtaş'ı da katarsak, Türkiye'nin üçte ikisi "dönüşüm talebini" dile getirmiş oldu. Bir bakıma, eski -yeni referandumu gerçekleşti ve 10 Ağustos, tarihimize "dönüşümün başlangıç vuruşu" diye geçmiş oldu.
Başlangıç vuruşu ile aslında Yeni Türkiye'nin dönüşümü için kırılma noktası... Siyasetin yeniden dizaynı, yazılıp çizilecek. 2015 genel seçimine yönelik adımların da başlangıcı oldu dünkü seçim.
Ben, 10 Ağustos'u dönüşüm süreci yönüyle son derece önemli bir kavşak olarak değerlendiriyorum. Türkiye'yi bilgisayara benzetirsek, halkın oyuyla Erdoğan'ı seçerek, işletim sistemini değiştirdik.
İşletim sistemi, yeni zihin yapısını tanımlıyor. Değer üretmeyenin silineceği, kurumlardan yana değil halktan yana olan, aracı vesayet istemeyen kodlar barındırıyor.
Fakat ülkenin "ana kartı" hâlâ eskidir ve bilgisayarla az çok ilişkisi olan bilir ki ana kart eski ise yeni işletim sistemi, tam randımanlı çalışamaz. Günün sonunda ana kart değiştirilir ve enerjisini halktan alan ana işlemci yönetimindeki yeni işletim sistemi, beklenen faydayı üretir.
Peki, nedir bu eski ana kartın bileşenleri? Sayalım: Öncelikle değer üretmeyen eski kurumlar...
Misal: Ağır, hantal bürokrasi... Kendini var etmeyecek hiçbir yarına izin vermeyen köhnemiş kamu kurumları...
Misal: 1.6 milyon işyerinin kanını kene gibi emen ve hiçbir değer üretmeyen odalar... Hayatımızdan çıkmaları halinde firma bazında yılda ortalama 10 bin liralık tasarruf sağlanacağı gibi gereksiz bürokrasi yüzünden hız kaybı da yaşanmayacak.
Misal: 37 bin mahalle muhtarı... Vatandaşlık numarası sayesinde artık yolumuz dahi düşmeyen muhtarlıkları pekâlâ mahalle STK'ları haline dönüştürebilir, katılımcı demokrasinin en uç birimi olarak yeniden tasarlayabiliriz.
Misal: Değer üretmeyen süreçler... Dünün vesayetçi bakışıyla oluşturulmuş ve karar sürecine zoraki monte edilen bütün koltuklar...
Misal: Vatandaşa parmak sallayan memurlar... Rahmetli Adnan Kahveci, çeyrek asır önce "devletin işi 700 bin memurla daha yetkin yürür" demişti. Bugün 3 milyonu aşkın memuriyet koltuğu var ve e-devlet'in olduğu çağda çoğuna gerek yok.
Misal: YÖK... Üniversitelerde bilimin yeşermesine izin vermeyen, evrensel bilgi üretmek yerine kendilerine emanet edilen öğrenciler "anarşi çıkarmasın" önceliğindeki bu yapı, 2023 hedeflerinin önündeki en büyük engellerden biri...
Misal: Verimsiz özel sektör... Misal eski zihin yapısındaki yöneticiler... Misal sorumluluk duygusu gelişmemiş vatandaşlarımız... Liste uzar gider ama bir gerçek asla değişmiyor.
Değer üretmeyen Eski Türkiye kurumları artık dikkatimizdedir ve hiçbir fayda oluşturmadan var kalabileceğini sananlar, sistemden elenecektir.
Dün tercihimizi "Yeni Türkiye" olarak ilan ettik.
Şimdi gereği yapılacak, hayırlı olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA