Daha önce de denediler. Sandığı ekonomi üzerinden vurmak için algı yönetimiyle "kriz söylemi" pompaladılar ama tutmadı. Mola verdiler. İki seçim yaşadık ve şimdi aynı yapı İşadamlarına "kriz çıkacak, nakitte kalın, yatırım yapmayın" telkinlerine başladı bile.
Finansal vesayetin sürmesini isteyen faiz ve kur manipülatörü bazı bankalar bu defa "dolarda zıplama bekliyoruz" tezviratına başladı. Amaç, yeni kabine öncesi piyasaları karıştırıp çıkar sağlamak ve algı yönetimi ile siyasi istikrarsızlık beklentisi pompalamak.
Algı yönetimi, Amerikan ordusunun icadıdır. Kökeni, Joseph Goebbels'in "algılar gerçeğe dönüşür" tezine dayanır. Kısa bir tanım verelim: İstihbarat sistemlerinin, liderler ve kanaat önderlerinin tahminleri ile kitleleri etkileme disiplini... Mevcut duruma ve yakın geleceğe dair tahminde bulunup, toplumun duygu ve motivasyonunu etkilersiniz. Bunu yaparken sosyal medya dahil bütün iletişim araçları kullanılır.
Küresel krizde pozitif ayrışan Türkiye üzerinde algı yönetimi daha önce de uygulandı. Yerel seçim öncesinde dışarıdan ve içeriden "işler kötü gidecek" mesajı pompalandı. Öyle ki Gezi gerginliği ardından gelen mesaj bombardımanları, "kriz çıkarma" boyutuna vardırıldı ama tutmadı. Cari açık, en genel söylemiydi paralelcilerin... Ülkenin cari açığının yönetilemez boyutta olduğu algısı tutmayınca bunun yerini 17 Aralık operasyonu ile gelen ekonomiye suikast girişimi aldı.
Bütçesi denk, kamu borcu düşük, rezervi yüksek, finansal sistemi güçlü ekonomiyi önce yavaşlatmak istediler. Gaz -fren tartışmasını "nitelikli büyüme" algısına taşıdılar. Yetmedi, borsayı indirip dövizi çıldırtarak Merkez'i baskıladılar; "faizi artır yoksa kriz çıkar" dediler. TÜSİAD üzerinden "ülkeye sermaye gelmez" dediler...
Şimdi paralel yapının yeni bir Gezi peşinde olduğunu görüyoruz. Bu defa planladıkları, Gezi gerginliği ve 17 Aralık karışımı daha iyi çalışılmış bir "kaos senaryosu" oluşturmak. Tutar mı? Asla... Oyunlarını bozduk, yine bozarız.