Avrupa Merkez Bankası faiz indiriyor, parasal genişlemeye yönelik radikal adımlar atıyor. Derdi ne peki? Avrupa'yı kısılıp kaldığı durgunluktan çıkarmak ve ekonomiyi canlandırmak… Üstelik bu gayreti, enflasyonu %2'ye taşımayı da kapsıyor.
Başkan Mario Draghi, Avrupa Merkez Bankası (ECB) olarak tahvil alımlarına başlayacaklarını duyuruyor. İlk durak, 500 milyar Euro… Tıpkı Amerikan Merkez Bankası FED'in ayda 85 milyar $'lık tahvil programı gibi, piyasalara dinamizm kazandırmak.
Gerek faiz indirim kararı, gerek tahvil alımına başlama açıklaması, Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Öncelikle döviz sepetinin ihracatçı için rekabetçi kur vaadi var. Durgunluğun pençesindeki Avrupa'da işlerin açılmasıyla en büyük ihracat müşterimizin bizden daha fazla ithalat yapacağı aşikâr…
Bana göre bu kararların daha da önemli faydası, sermaye hareketliliği hızlanacak olan Avrupa'da fonların gideceği adreslerin arasında Türkiye'nin olmasıdır. Öyle ki yaşlanan yavaşlayan Avrupa'dan ziyade Türkiye gibi dinamik ve gelişen pazarlara yeni fon akışları beklenebilir.
Tam da bu noktada hangi merkezin bankası olduğunu karıştırdığımız bizim Merkez'in, bağımsızlık adı altında kendi ülkesinin yararından bağımsız tavrını bir kez daha sorgulamak gerekiyor.
Avrupa Merkez Bankası dahi, aldığı kararlar ile Türkiye ekonomisine fayda vaat ediyor iken, "enflasyondan başka kuş, faizden başka yokuş tanımam" diyen bizim Merkez'e ne demeli?
Avrupa'da büyüme için seferberlik ECB'nin bağımsızlığına halel getirmiyor ama bizim Merkez, tavşan hızıyla çıkardığı faizi hâlâ kaplumbağa hızında indirme tutumu sergiliyor.
Enflasyonu tek hedef alan Merkez'imiz bunu dahi başaramaz iken ECB'nin bizim büyümeye katkı vaadi sunması, gariptir…
Kimin aklına gelirdi ki ECB Başkanı Mario Draghi, T.C Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'dan daha faydalı kararlara imza atacak?