Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Özel sektörün ‘katılım’ı şart

Küresel kriz gösterdi ki finansın mevcut ezberiyle geldiğimiz nokta, "iyiye dönüşecek" gibi görünmüyor. Bu yüzdendir ki dünya, finansmanda başka varoluş biçimleri arıyor, zaten mevcut olanları deniyor, yüceltiyor.
Faizsiz finans sistemi olur mu? Çok değil 10 yıl öncesine dek bunu savunanları "ekonomik mürteci" diye damgalıyor, yegâne ezberin, kendi bildikleri olduğu, aksini söyleyenlerin de cehaletini ilan ediyorlardı.
Günümüze geliyoruz; 2010'da 1 trilyon 123 milyar $ olan global faizsiz finans sistemi varlıklarının büyüklüğü, bu yılın başında 2 trilyon $'a yükseldi.
2009-2014 arasında İslami finans endüstrisi yıllık ortalama % 16 büyüme kaydetti. Faizsiz finans sisteminin 2020 itibariyle 3.2 trilyon $'lık büyüklüğe ulaşması bekleniyor.
Türkiye'de katılım bankalarının aktif büyüklüğü bu yılın başında 45 milyar $'a ulaştı. Katılım Bankacılığı Strateji Belgesi'nde 2025'te aktiflerin 300 milyar $ olması öngörülüyor. Sistem şu an bankacılıktan % 5 pay alırken, bu payın % 15'e ulaşması hedefleniyor.
Faizsiz Finans Koordinasyon Kurulu sistemin büyümesi için eylem planı oluştururken, özellikle kamu son bir yılda açtığı iki katılım bankası ile üzerine düşeni yaptı. Bu alanda emeği geçenlere teşekkür etmek gerek.
Sistemin büyüme hedefine ulaşabilmesi için 113 milyar liralık ilave öz kaynağa ihtiyaç var. Bunun için de yalnızca 'kamunun katılımı' yetmez; özel sektörün katılım bankacılığına ilgi duyması gerekiyor.
Yeter ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Vakıf Katılım'ın açılışında belirttiği gibi, bu faizli bankacılık gibi değil de katılımın ruhuna uygun yapılsın...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA