Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİHA OKUR

Türkiye kendi modelini oluştursun!

Güney Kore başardı, Çin de. Sosyalizmin altyapısıyla kapitalizmi oturtmaya çalışan Çin, farklı ve özgün bir model yarattı. İç göçü engelleyen bir strateji, başarıyı getirdi.
Türkiye'nin Çin ile son savaşı bizim "Kore Savaşı" diye bildiğimiz Kunuri çarpışması. 300 bin kişilik Çin ordusu karşısında hezimete uğrayan ABD'nin 8'inci ordusunun yardımına koşan 5 bin kişilik Türk Tugayı'nın kahramanlık öyküsü tarih yazdırdı.
O gün Kuzey sınırı çizilen G. Kore'ye bakar mısınız?
Yerli sermaye, iç tasarruf ve rekabetçi imalat üzerine kurulu bir model yarattı. Dünya kalitesinde insan kaynağı yetiştirdi. Hemen araştırma yaptı. Ar-ge'ye dayalı yaygınlaştırılmış bilim ve teknoloji politikasıyla dünya markaları yarattı.

***

G. Kore, Türkiye'den çok sonra çıktığı sanayileşme yolculuğunda bugün pek çok ülkeyi solladı.
Tercihini geçen yüzyılda kapitalizmden yana koyan; küreselleşmede neo kapitalizme şapka çıkaran Türkiye ise bir türlü model yaratamadı.
Model bağımsız strateji ile yaratılıyor. Hazırlıksız girdiğimiz liberalizm adına pazarların hesapsız kitapsız açılması bağımsızlık ruhunu unutturdu.
Salıdan beri izlediğim ve bugün sona erecek 5'inci İzmir İktisat Kongresi'nde akademik dünya konuyu tartışır diye bekledim. Gazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ziya Selçuk dışında görüş belirten olmadı..
Prof. Selçuk, Cezayir asıllı Fransız düşünür Muhammed Arkoun'un, "Üzerinde düşünülmesi yasaklanmış şeyler zamanla düşünülemiyor" sözünü hatırlattı. "Modelleri belirleyen kimlikler birebir kültürlerle ilgilidir. Türkiye'de GSMH'nin yüzde 25'i imalat sanayisinden. Dijital kapitalizmin bu coğrafyada bizi nasıl etkilediğini anlamadan çıkış yolu bulamayız" dedi.
Yeni bir medeniyet tasavvuruna ihtiyacımız olduğu kesin. Büyük altyapı projelerinde son yıllarda öne çıkan yerli hizmet ve ürün zorunluluğu bu tasavvura ait bir ipucu.
***

Peki ne yapmalıyız? Hemen iç çekişmeleri bitirelim. Sonra kendi kimliğimizle nereye gitmek istediğimizi ortaya koyalım. Arkasından unuttuğumuz "insan kim?" sorusuna yanıt arayalım.
***

Batı dünyası, "insan ekonomi için üreten bir varlık" diyor.
Türkiye için insan ne?
Eğer bu soruya yanıt bulursak, o insanı yetiştirmek için altyapıyı kuracağımız bir yol haritasına ihtiyacımız olacak.
Tutarlı bir kavramsal çerçeve hazır olursa teknokrasinin bunu uygulaması daha kolaylaşır, kalıcı olur.
Ancak Prof. Selçuk diyor ki, bizim beynimizde ikilik var. Bazen öyleyiz, bazen böyle. Kaybolup gidiyoruz. Dağınık zihin yapımız model yaratmamızı engelliyor.
İşte sihir: Eğitim, yaygın karar tabanını oluşturacak donanımlı insan kaynağını ortaya çıkaracak.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA