Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ İBRAHİM ALTAY

Basın konseyleri ne işe yarar?

Medya özdenetimi dendiğinde akla gelen kurumlardan biridir basın konseyi.
Dünyanın pek çok ülkesinde farklı örnekleri mevcut...
İngiltere, İsveç gibi ülkelerdeki konseyler sadece yazılı basınla ilgilenir. Danimarka, Hollanda ve Finlandiya gibi örneklerde ise bir bütün olarak medyayı kapsama eğilimindedir. ABD, Portekiz, İtalya ve Yunanistan gibi bazı ülkelerde ise böyle bir kurum bulunmaz.
Denetim konusunda başarılı olabilmek isteyen bir basın konseyinin sosyal iletişimin bütün aktörlerini bir araya getirmesi gerekir. En azından gazete sahiplerini, gazetecileri ve okurları... Okur derken baro üyelerini ya da üniversite hocalarını değil doğrudan doğruya sokaktaki okuru kastediyoruz.
Gerekirse akademi ve sivil toplum da bu temsile eklenebilir. Hatta reklamcılar ve PR'cılar da düşünülebilir. Katılım önemlidir. Daha da önemlisi katılımcı gruplardan birinin diğerleri üzerinde tahakküm kurmamasıdır. Basın konseylerinin başlıca çalışma alanları özgürlük, gerçeklik ve güvenilirliktir.
Bu üçlü aynı zamanda konseyin kendisinde de bulunması gereken özelliklerdir. Basın konseyleri ideolojik bir tavırla özdeşleşmemelidir.
Sınıfsal eğilimler taşımamalıdır. Kültür çatışması da dahil olmak üzere hiçbir çatışmaya taraf olmamalıdır. Konsey üyeleri tarafsızlıkları konusunda şaibe bulunmayan insanlardan oluşmalıdır. Gazetecilik kariyerinde yalan yanlış ve manipülatif haberlere imza atmış, meslek hayatı bir siyasi kliğin ya da çıkar grubunun sözcülüğüyle temerküz etmiş isimlerden oluşan bir konsey görevini ifa edemez, ciddiye dahi alınmaz.
Bir kurum medyayı denetlemek iddiasıyla arz-ı endam ediyorsa öncelikle kendisi demokratik, şeffaf ve hesap verebilir olmalıdır.
Kayırmacılığa ve ayrımcılığa asla yer vermemeli, ahbap-çavuş ilişkilerine itibar etmemelidir.
Kurallar ve ilkeler açık, eşit ve net olmalı; çalışma yöntemleri konusunda hiçbir istisna yapılmamalı, uygulamalar şüphe doğurmamalıdır.
Aksi takdirde kerameti kendinden menkul bir denetleme aristokrasisi doğar.
Toplumdan ve medyadan kopar.
Bu bağlamda basın konseylerinin finansmanı konusu da çok önemlidir.
Denetlemenin tarafsız ve bağımsız olabilmesi için sürdürülebilir mali kaynaklara sahip olmak zorunludur. Finansman yapısı geniş katılımlı ve çoğulcu olmazsa parayı veren düdüğü çalar. Konsey bir medya ya da çıkar grubunun sözcüsü haline gelir.

Kötü örnekler

Doğru biçimde işleyen bir basın konseyinin etik ilkeleri yerleştirmesi ve savunması beklenir. Amaçlar kadar araçlar da önemlidir. Denetleme konularını seçerken, kararlar alırken, bildiriler yayımlarken adil davranmayan konseyler bir tür baskı, tehdit ve kontrol aygıtına dönüşür. Uzlaştırıcı değil kutuplaştırıcı bir rol üstlenir. Bu ayrımı basın konseyinin sadece yaptıklarına değil yapması gerektiği halde yapmadıklarına bakarak anlamak mümkündür.
Denetim alanını haksız bir biçimde işgal eden kötü örnekler basın konseyi kurumuna duyulan güveni sarsmakta, bu neviden kurumların yararsız olduğu düşüncesini yaygınlaştırmaktadır.
Türkiye'de adı basın konseyi olan ya da konsey faaliyetleri yürütme iddiası taşıyan oluşumların neden başarılı olamadığını bu çerçevede yeniden düşünmekte yarar var.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA