Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Merkezi yönetim mi, yerel yönetim mi?

Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in "özerklik" sorununu gündeme taşıması "iyi niyetli" bulunmasa da "tartışılması" kaçınılmaz bir konu.
Türkiye eninde sonunda bu konuyu tartışacak.
Aslında geçmişte de tartıştı...
Türkiye toplumu artık "Nasıl daha iyi bir yönetim?" biçimiyle yönetileceğini tartışacak ve bulacak. Şimdi önümüzdeki soru şu:
"Merkezî bir yönetim mi, yoksa güçlü yerel yönetimler mi? Hangisi daha iyi?"
Ahmet Altan
'ın dediği gibi soruyu, "Kürtler özerk bir yönetim kurabilir mi kuramaz mı" sorusuna dönüştürerek saptırmanın da anlamı yok. Aynı şekilde Demokratik Toplum Kongresi'nde özerklik ilan edip Türkiye'yi gerilime sürüklemenin de.
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Kürt meselesinin çözümünü kolaylaştırmakla kalmaz, birçok meseleyi, şehirlerimizin daha yaşanabilir kılınmasını da, daha rekabetçi bölgeler yaratılmasını da sağlar. Bu nedenle 12 Eylül referandumundan hemen sonra konu acilen yeniden gündeme gelmeli. Yeniden diyorum çünkü 2003'te bu konuda, bugünkü Çalışma Bakanı Ömer Dinçer önemli bir adım atmış; "Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı" hazırlamıştı.
Ne oldu dersiniz? O gün için "çok başarılı" bulunan bu tasarı ne yazık ki dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından anayasaya aykırılık iddiasıyla Meclis'e geri gönderildi. Bir daha da gündeme gelmedi. Bu, vesayetçi sistemin Türkiye'ye neler kaybettirdiğinin sadece bir örneği. Eğer o gün Türkiye kamu yönetiminde köklü değişiklik öneren bu tasarıyı uygulayabilseydi, bugün önemli bir noktaya gelmiş olurduk.
Hatırlayın, Özal döneminden beri Türkiye tüm yetkilerin Ankara'da toplanmasının getirdiği sıkıntıları tartışıyor. Hepimiz, Ankara'nın, büyüyen bu Türkiye'yi taşıyamadığını hatta ayak bağı olduğunu biliyoruz.
Artık Ankara'nın elinde tuttuğu yetkilerin bir kısmını, "yerel yönetimlere" devretmesinin zamanı geldi.
Prof. Dr. Eser Karakaş, şöyle diyor:
"Anayasanın 7. maddesinde emlak vergisinin yerel seçilmişlerce kanunlaştırılması noktasında bir değişiklik yapalım. İlaveten de Ömer Dinçer'in tasarısını, hatta biraz genişleterek anayasada gerekli değişiklikleri de yaparak devreye sokalım. Emin olunuz Türkiye çok rahatlayacaktır."
Bu söylenenler aslında hedeflediğimiz AB demokrasisinin içinde var. Bunları sadece bir partiye "özgü" talepler diye sunmak da, "ülke bölünüyor" diye karşı çıkmak da doğru değil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA