Çözüm süreci siyaseti iki ana aksa ayırdı; Destek verenler-karşı çıkanlar...
Bu durum, 12 Eylül referandumundaki siyasi dizilişe çok benziyor. Tek fark o dönemde "evet" ve "hayır" diyenlerin yanında bir de "boykot" edenler vardı.
Şimdi o boykotçular da "evet" cephesinde... Daha ilginç olanı ise 12 Eylül referandumuna "hayır" diyen cephenin öncüsü CHP'nin içindeki derin çalkantı. CHP'de "kredi veriyoruz ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" diyenlerle "ihanet projesi" diyenler arasında amansız bir kavga var.
Bu da "çözüm süreci"nin 12 Eylül referandumundan daha şanslı olduğunu gösteriyor.
Peki, CHP dışındaki sol ne yapıyor?
Solun ittihatçı-devletçi geleneği hala klasik tavrını sürdürüyor ve "hayır" diyor. Sivil ve demokrat geleneği ise her zamanki gibi barış ve çözümün yanında...
Bu geleneğin yeni temsilcilerinden biri de Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi... Eski Milletvekili Ufuk Uras, yeni partiyle solda nasıl bir değişim yaşandığını şu sözlerle anlatıyor:
"İlk defa grup merkezli siyasetten birey merkezli siyasete geçildi. Bir türlü solda o yenilenmeyi yapamamıştık. Yeşiller ve Sol Gelecek bunun ilk adımı oldu."
Uras, solda yaşanan bu değişimin bir benzerinin ülke genelinde yaşandığını söylüyor:
"Barış süreci de devlet merkezli siyasetten toplum merkezli siyasete geçişin ilk adımları... Bu yüzden süreci destekliyor ve 2013 yılının barış yılı olmasını istiyoruz. Şu sıralarda bir arada yaşama kültürünü pekiştirecek, gönül köprülerini oluşturacak adımlar atılıyor. Bu da muhtemelen Türkiye'ye eşik atlattıracak."
Ufuk Uras bu büyük dönüşüme giden sürecin iki anahtar kelimesi olduğunu söylüyor: "Demokratikleşme ve özgürleşme."
Uras, bu sürecin Kürt siyasi hareketini de devleti de dönüştüreceği inancında:
"Kürt siyasi hareketinin bu sürece hızlı uyum sağlayacağına inanıyorum. Referandumda evet diyenlerle boykot tutumu alanlar ortak bir hatta buluşuyor. Bununla eş zamanlı olarak otoriter devlet yapısı da dönüşecek. Ben bunu Ergenekon devletinden demokratik devlete geçiş olarak görüyorum."