Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Taksim Gezi Parkı bize ne anlatıyor?

Önceki gün Ankara'da Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ı dinledim. İçinden geçtiğimiz süreç açısından şu sözleri uyarıcıydı:
"Toplum vicdanı ikna edilmeden atılan adımlar, demokratik hukuk devletinin sicilini bozuyor..."
Eski devletin sicili zaten "bozuk"tu... AK Parti son on yılda bu devleti ve işleyişini önemli ölçüde değiştirdi. Ancak hâlâ yerine yenisini koyamadığı için zaman zaman eski devlet refleksi ortaya çıkıyor.
Taksim Gezi Parkı'nda veya toplumsal bir tepki gösterildiğinde bu refleksin nelere yol açtığını görüyoruz. Hâlâ bizim toplumumuzun doğru eksende tepki vereceği hatta vermesi gerektiği kabullenilmiş değil.
Bu nedenle nerede ve hangi gerekçeyle tepki gösterilirse gösterilsin, onlara kriminal veya hükümet aleyhtarı mobil güçler gözüyle bakılıyor.
Elbette toplumsal tepki gösterenlerin içinde böyle bakanlar hatta bu etkinliği fırsat bilerek hükümet karşıtı gösteriye dönüştürmek isteyenler de var. Ama bu o tepkinin yanlış olduğunu göstermez ki.
Ayrıca hayatta tek doğru da yok. Doğru yapmak sadece Allah'a mahsustur. Hiç kimse "Benim yaptığım tek doğrudur, siz de öyle görmelisiniz" dememeli, diyemez de.

"Muhtar bile olamaz" dediler
Bazen sizin, bazen de ötekinin dediği doğru olabilir. Taksim Gezi Parkı projesine de böyle bakılmalı. Gezi Parkı'nın bu haliyle gitmeyeceği kesin. Sorun projenin halka mal edilmemesinde ve uygulama biçiminde. Ne yazık ki, CHP ve odalar da bir proje üretmeden her şeye karşı çıktıkları için gerilim arttı. Aynı şeyi AKM meselesinde gördük. Yıkılmadı da ne oldu? Belki o zaman Taksim Meydanı çok daha farklı biçimde ele alınacaktı.
Bu türden bir tartışma açıldığında aklıma hep "muhtar bile olamaz" denilen Başbakan Erdoğan'ın o günleri geliyor. "Muhtar bile olamayacak" denilen Erdoğan, son on yılda o sözü söyleyenlerden çok daha "doğru" şeyler yaparak Türkiye'ye adeta çağ atlattı.
Bunu da toplumun farklı seslerine ve farklı doğrularına kulak vermesiyle başardı. O nedenle kendi kitlesini AB karşıtlığından alıp AB yanlısı yapabildi. Kürt meselesinde onca kışkırtmaya karşın, Öcalan üzerinden barış yolunu açabildi.
Ayrıca dünyanın en iyi iktidarı da olsa yanlış yapabilir. Bunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Yanlış yapma ihtimalini kabul etmezseniz sürekli yanlış yapmaya gidersiniz.
Gezi Parkı'ndaki protestoya katılanlara gelince... İçlerinde samimiyetle İstanbul'a sahip çıkıp, bir kentli olarak yeşili korumak isteyenler var ve onlar çok saygın bir tepki gösteriyor. Ancak bu zemini bir fırsat bilip, iktidar düşmanlığına dönüştürüp kargaşadan beslenenler de var.
Onlar için ağaç ve yeşil sevgisi bahane... Son 30 yılda dağların bombalanmasıyla onlarca orman alanının yok edilmesine ses çıkarmayanların, bugün silahların susmasını istemeyenlerin "ağaç sevgisi" inandırıcı olabilir mi?
Bir kez bile "Bu ülkede 50 bin insan silahlı çatışmanın kurbanı oldu, daha fazlası olmasın" diyerek Gezi Parkı benzeri bir gösteri yaptılar mı?
Ergenekon'a, darbecilere sahip çıkanlar yapmazlar da...
Ama bu durum, Taksim'de dün yaşananların gerekçesi olamaz. Devlet bu gerçeği de görerek hareket etmeli. Eğer Gezi Parkı'nda yaşanan olaylar, Türkiye'de son on yılda yapılanları, Kürt meselesinde atılan barış adımını gölgeleyecekse çöplük halinde kalması daha iyi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA