Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

'Şehrin ruhu üzerinde oynuyorlar'

Yerel seçimlere doğru gidiyoruz ama ne yazık ki siyasete kurulan tuzaklar nedeniyle şehirlere ait meseleleri değil daha çok genel siyaseti konuşuyoruz.
Oysa tam da şehirleri konuşmanın zamanıydı.
Çünkü hem şehirler değişiyor, hem şehir bilinci gelişiyor hem de yerel demokrasi talebi giderek artıyor.
Bu gerçeği İstanbul Esenler'de kurulan Şehir Düşünce Merkezi'nce ikincisi düzenlenen "Şehir Yazarları ve Akademisyenleri Toplantısı"nda bir kez daha gördüm.
O toplantıya Başbakan Erdoğan da katıldı.
Prof. Dr. Mazhar Bağlı'nın açış konuşması yaptığı toplantıda, yazar ve akademisyenler şehirler açısından yeni bir dönemin eşiğinde olduğumuzun işaretini verdi.
Prof. Dr. Ümit Meriç, son 11 yıllık AK Parti dönemini değerlendirerek şöyle diyordu: "Bu dönem, dün ve bugün arasında köprü kuran dönemdir. Bir çağın sonunu yaşıyoruz ve inşallah yeni bir çağın eşiğindeyiz."
O yeniçağın merkezinde şehirler olacak. Peki, bizde durum ne? Başta İstanbul olmak üzere şehirlerimizin çok derin sorunları var ve henüz yaşanabilir şehirler ortaya çıkartabilmiş değiliz.
Ama eğer, fiziki olarak İstanbul'un merkezinde, sosyolojik olarak ise çeperlerinde yer alan Esenler'de Şehir Düşünce Merkezi gibi bir kurum ortaya çıkmışsa bu yol açılmış demektir.
Baksanıza, bugüne kadar, Şehir Düşünce Merkezi'nde modernite ve mimari, göç ve kentleşme, kent estetiği, insan ve mekân, kent kültürü ve kentsel dönüşüm gibi onlarca konu üzerinde atölye çalışmaları yapılmış...
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu merkezin katkısını şöyle anlatıyor:
"Bizler belediyenin rutin hizmetleriyle uğraşırken, Şehir Düşünce Merkezi'nin bizi bilgiyle desteklemesi, hikmete ulaşmamız için bize kısa ve kestirme yollar göstermesi çok önemli bir boşluğu doldurmuştur."
O toplantıda Başbakan Erdoğan da "şehir ve insan" ilişkisini, tarihsel derinliğiyle ele alan bir konuşma yaptı. Özellikle yapılaşmaya ilişkin uyarısı ise dikkate değerdi.
Keşke yerel seçim tartışmaları bu eksende sürseydi.
Başbakan, şöyle diyordu: "İnsan şehri inşa eder, şehir de insanı... Şehir bir toprak yığını, taş yığını değil, adeta ruhu olan, canı olan, tıpkı insan gibi yaşayan bir varlıktır. İnsandan ruhu aldığınızda geriye nasıl bir et yığını, kemik yığını kalırsa, inanın, şehirden de ruhu aldığınızda, geriye sadece bir toprak yığını kalır."
"Toprak yığını ve ruhsuz" şehirler olmaması için de şu uyarıda bulunuyordu: "Belediye başkanı olduğumda İstanbul'da 10-15 emsale izin veriliyordu. Biz bunu 3 emsale indirdik. Şimdi, aldığım haberler ve yaptığım incelemelerde şunu görüyorum; maalesef açık konuşacağım, açlar, oburlar, duymayanlar, bu üç emsali, arkadan, sağdan, soldan nasıl dolanarak, plan notlarıyla oynamak suretiyle 'beşe, altıya, yediye' çıkartıyor. İşte bunlar şehirlere maalesef ihanet ediyorlar ve şehrin ruhu üzerinde oynuyorlar."
Başta İstanbul olmak üzere şehirlerimizin ruhlarını incitmemek için artık bu "oburlar"a bir "dur" demek gerekiyor. Bunu yapmazsak ne yeni insandan ne de yeni şehirlerden söz edebiliriz.
Bu açıdan Esenler Belediyesi'nin öncülük ettiği Şehir Düşünce Merkezi gibi kurumlara her şehrin ihtiyacı var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA