Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kıbrıs'ta barışa inanmak

Kıbrıs meselesinde çözüm umudu bölgede heyecan yaratıyor ama adanın siyasi aktörlerinde aynı heyecan ne yazık ki yok. Bunun bir nedeni her iki kesimin de siyaset yapıyor olması ve görüşme masasında "pazarlık" gücünü arttırmasıysa bir diğeri de sorunlara hala 20. Yüzyıl gözüyle bakmaları...
İki gün önce, çözüm umudunun sokakları hareketlendirdiği adadaydık. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun öncülük ettiği tarihi odalar toplantısı sürerken aynı saatlerde bir başka önemli görüşme daha vardı: KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum lideri Nikos Anastasiadis görüşmesi... 11 Şubat'tan bu yana yapılan ilk görüşmeydi bu...
Kıbrıs meselesinde dönüm noktası hiç kuşkusuz 2004'teki Annan Planı'nın oylanmasıydı. Türk tarafı "evet" derken Rum taraf "hayır" demişti.
Bu da dünyada Türkiye'nin haklı bir pozisyon kazanmasına yol açmıştı. Olayın ilginç tarafı ise şu: Bugün görüşmeleri yürüten liderlerin Annan Planı karşısındaki pozisyonları... O gün Eroğlu "hayır" diyen taraftayken, muhatabı Rum lider Nikos Anastasiadis ise "evet"çiydi.
Şimdi hayat bu iki lideri aynı masada sık sık buluşturuyor. Önceki gün bir grup gazeteciyle birlikte KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu'yla görüştük. Eroğlu, ikili görüşmeye ilişkin ayrıntılı açıklamalar yaptı ama "umutsuzluğu" da gözlerden kaçmadı.
Yüzünde, dışarıdan bakıldığında yürütülen görüşmelerin yarattığı sıcak havadan eser yoktu. Bu gerçeği Cumhurbaşkanı Eroğlu da fark etmiş ki şöyle diyordu:
"Bizim halkımızda büyük bir anlaşma beklentisi var. Ancak karşı taraf çözüme istekli değil. Bu yüzden 3.5 saatlik görüşmemiz
gergin geçti."
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum kesiminin bu tavrını AB üyesi olmalarına bağlıyor ve ekliyor: "Rum lider, biraz da iç siyaset nedeniyle toprak, mülkiyet, güvenlik ve yerleşikler (T.C. kökenli vatandaşlar) konusunu öne çıkartıyor. En son konuşulacak konuyu en başa alıyor."
Cumhurbaşkanı Eroğlu'na göre önemli bir konu da "yönetim biçimi" meselesi... Formül belli; "Cumhurbaşkanı Rum, Yardımcısı Türk" "Ancak" diyor Eroğlu, "Burada başka bir sorun var. Türk yardımcının seçiminde Rumlar da oy kullanacak. Türk yardımcının çoğunluk olan Rumların oyuyla seçilmesi farklı sonuçlar yaratır."
Açıkça Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rumların müzakereleri kilitleyeceğini söylüyor ve bunda haklı da olabilir ama anladığım kadarıyla kendisi de çözüme pek sıcak bakmıyor. Bu nedenle sürekli Rumların elinin daha güçlü olduğundan söz ediyor.
Araya girip soruyorum; Sayın Cumhurbaşkanı gelinen bu süreçte, Rumların elinin güçlü olduğunu söylüyorsunuz ama Türkiye'nin hem ekonomik açıdan hem doğal gaz ve su meselesi nedeniyle eli daha güçlü değil mi? Ne dersiniz?
Eroğlu şöyle diyor: "Evet, böyle bir durum var. Ama onlar biraz seslerini yükselterek etkili olmaya çalışıyorlar. Özellikle de toprak ve harita konusunu öne alarak bunu yapmak istiyorlar... Ben şunu söyledim. Bütün başlıklarda mutabakat sağladıktan sonra onları görüşebiliriz. Sanıyorum bu ayın içinde yani 23 Haziran'da tekrar bir araya geleceğiz. Sonra 7 Temmuz'da. O zaman süreç daha belirginleşir" Kıbrıs'ta siyasi aktörler risk üstlenmekten çekinse de önemli bir aşamaya gelindiği çok açık.
Barışı gerçekleştirmek için önce barışa inanmak gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA