Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kılıçdaroğlu’na saldırı

Öncelikle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı kınıyor, geçmiş olsun diyorum.
Türkiye önemli bir seçimi büyük oranda sorunsuz geride bırakırken, ne yazık ki hemen ardından çirkin bir saldırıyla herkesi ürküten bir tablo ortaya çıktı.
O tablo ürküttü çünkü bugün içinde yaşadığımız siyasi kamplaşma, sadece siyasilerin veya medya mensuplarının yanlış yaklaşımları üzerinden şekillenmiyor.
Pusuda bekleyen çok sayıda kirli odak ve küresel güç var.
O güçlerin kirli hesaplarıyla bizim yan- lışlarımız buluştuğunda tuzağa düşülmüş olur. Bu noktada kimin iktidar kimin muhalefet olmasının da bir anlamı yok.
Geçmişte bunun onlarca örneğini gördük.
Bütün siyasi iktidarlar, basitçe çare bulunacak çözümleri üretmek yerine önlerine sunulan sağsol çatışması, laik-anti laik, Alevi- Sünni veya Türk-Kürt gerilimiyle uğraşıp durdu. Sonu da hep darbelerle bitti.
Dün bu hassasiyetler kullanılarak bu ülke kontrol altında tutuluyordu.
Geriye dönüp bakıldığında bütün siyasi cinayetlerden, Kahramanmaraş, Çorum veya 90'lardaki Madımak katliamına ya da birbiri ardına öldürülen komutanlara kadar hepsinde, devletin ve siyasetin kılcal damarlarına sızmış Gladyo'nun izi vardı.
Gladyo, aydınların, siyasetçilerin kısır iç çekişmesinden yararlanıyor, kanlı cinayetleri devreye sokarak darbelerin önünü açıyordu.
Peki bugün Gladyo'nun ne yaptığını, neye hazırlandığını biliyor muyuz?
Sadece son 6 yılda inanılmaz saldırılar ve 15 Temmuz gibi kanlı bir darbe ve işgal girişimi yaşadık. Ama darbelerle sonuç alınamayacağını onlar da gördü. Şimdi bambaşka bir proje peşindeler.
Bir yandan ekonomik kuşatma, Fırat'ın doğusu, S-400 ve Doğu Akdeniz üzerinden Türkiye sıkıştırılıyor öte yandan içeride birbiriyle kanlı bıçaklı olanların bir araya gelmesi sağlanıyor.
Artık derin kapışma hesabı, sol marjinal, Alevi, dindar veya Kürt ayrılıkçılığı üzerinden değil, ana siyasi akımların karşı karşıya getirilmesi üzerinden yapılıyor.
Bugün bu noktaya gelindiği izlenimi var. Bu tehlikeyi özellikle iktidar ve muhalefetin görmesi gerekiyor ve bir ders çıkartmalı.
Bu tür toplumsal olaylardan sonra en kolay söylenen ve içi boş bırakılan şey de bu "ders çıkartmak" meselesi.
Peki gerçekten bu tür olaylardan sonra veya içinden geçtiğimiz süreçte ders çıkartan oldu mu?
Sadece son olayla ilgili değil, seçim sonrası sürece ilişkin ders çıkartma açısından en anlamlı çıkışı Başkan Erdoğan yaptı:
Şu sözü önemliydi: "Dönem kızgın demiri soğutma, musafahalaşma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi yeniden perçinleme dönemidir." O konuşmada şunun da altını çizdi: "İçinde bulunulan hassas dönemde siyasetçilerin sorumluluk duygusuyla hareket etmesi önemli." Artık, yeni bir başlangıç yapmak için eski defterleri karıştırmadan geleceğe bakmak gerekiyor. Bu açıdan içinden geçtiğimiz süreçte üzerinde durulması gereken önemli konu; terör-siyaset ilişkisidir. Ne yazık ki bu konuda Türkiye'de kurallar işlemiyor ve siyasi hesaplar uğruna şiddet meşrulaştırılıyor.
Yaşadığımız en büyük gerilim de buradan kaynaklanıyor.
PKK ve FETÖ buradan güç alarak pervasızlaşıyor.
Bu aynı zamanda siyasetin makul bir noktada buluşmasının önündeki en büyük engeldir.
Bu başarıldığında çok şey halledilmiş olur. İşte o zaman CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu sözleri çok daha etkili bir karşılık bulur: "Bana yapılan saldırı, Türkiye'nin birliğine ve bütünlüğüne yapılmış bir saldırıdır"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA