Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET ÖRS

Turist çekmek için daha fazlası gerek

Alman Şarap Prensesi Andrea Köninger, turistlerin köye sadece güzel evler, yemyeşil bağlar ve ormanları görmek için gelmediğini, yeni fikirler yaratılması gerektiğini köy yönetimine kabul ettirmiş. Ve Baden'in Sasbachwalden adlı 25 bin nüfuslu köyün, turist ağırlama kapasitesi 50 bin yatağa çıkmış

Liseyi yabancı bir okulda okudum. Okulumuzun müdürü aynı zamanda bir din adamıydı ve daha sonra mensubu bulunduğu tarikatın en tepesine seçildi. Onunla bir yıllığına burslu olarak gittiğim Viyana'da zaman zaman buluşurduk. Eski öğrencisini yetişkin yerine koyup benimle dünya meselelerini konuşmasından gurur duyardım. Bilge bir insandı eski müdürüm. Bir buluşmamızda sözü ülkemin sorunlarına getirdim, "Bunları kökünden düzeltebilmek için nereden başlayacağımı bilemiyorum," diye yakındım. Gülümseyerek başını salladı. "Ben de senin yaşındayken, insanların daha iyi bir dünyada yaşaması için neler yapmam gerektiğine kafa yormuş, din adamı ve öğretmen olma yolunu seçmiştim,", dedi. Sonra ekledi: "Ama kısa sürede bütün dünyayı değiştiremeyeceğimi fark ettim. Bugün eğer bir kişiye bir faydam dokunabildiyse, kendimi mutlu, görevimi yapmış sayıyorum!" Yaşım ilerledikçe toprağı bol olsun, bilge müdürümü daha sık anar oldum. Dünyayı daha iyiye götürmek öyle bir iki kişinin harcı değil. Ama yine de tek bir kişi bile bazen çok şey başarabiliyor. Yok olmuş bir imparatorluktan başı dik bir Cumhuriyet yaratılmasına önderlik eden büyük Atatürk, kuşkusuz bir kişinin neler başarabileceğinin en uç örneği. Daha mütevazı örnekler arasında bir başka önemli insan Cevat Şakir Kabaağaçlı, diğer adıyla Halikarnas Balıkçısı. Balıkçı'nın bir zamanlar Ege'nin en yoksul kasabalarından Bodrum'a sürgüne gönderilmesi, bu yörenin kaderini değiştirdi. Kendi yazdığı özgeçmişinde, "Halikarnas'ta kaybettiklerimi buldum orada kaldım; yazdım, çiçek, ağaç ve yemiş yetiştirdim. Gece rüyamda kendimi savaşan bir general gibi görüyordum," diyordu. Bugün görev yaptıkları köy ve kasabalarda çevrelerine ışık saçan nice 'Çalıkuşu' öğretmenler, idealist vali ya da belediye başkanları birkaç yıl içinde unutuluyor; medyanın belirli gündemlere takılıp kalması yüzünden bu gibi isimli isimsiz kahramanların varlığından haberimiz olamıyor.

EVLERİN BİR ODASI PANSİYON
Geçen hafta bir grup meslektaşımla Almanya'nın güneybatısındaki Baden bölgesindeydim. Bu yemyeşil bölgede, Ren vadisi boyunca köy ve kasabaları gezdik. Bütün bir gün ve geceyi Sasbachwalden adlı köyde geçirdik. Önce size biraz bu 'köy!'ü tanıtayım. Burası 25 bin nüfuslu, Almanya ölçülerine göre bile oldukça zengin bir köy. Eski kerpiç evlerin hepsi restore edilmiş. 25 bin nüfuslu köyün turist ağırlama kapasitesi 50 bin yatak. Hemen her evin bir odası pansiyon olarak ayrılıyor. Köyde 25 civarında lokanta var. Birkaç otel de cabası. Köyün alt ucu Ren kıyısına dayanıyor ve denizden yüksekliği 172 metre. Kıvrıla kıvrıla çıkan ana cadde, köyün bittiği üst kısma ulaştığında rakım 1164 metreyi gösteriyor. Dolayısıyla dört değişik iklim kuşağını köyün bir ucundan ötekine giderken yaşamak mümkün. Bölgeye adını veren 'Baden' sözcüğü, Almanca'da banyo yapmak anlamına geliyor. Bunun da nedeni bu bölgede çok sayıda kaplıcanın bulunması. Sasbachwalden'de de eski bir kaplıca var. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında dünya sosyetesinin pek meraklı olduğu kaplıca turizmi, bu köye kadar uzanmış ve köy halkı da itibarlı konuklarına mahcup olmamak için evlerinin görünümüne önem vermişler. Kış yaklaşırken köyün bütün evleri geceleri küçük lambalar, mimari özellikleri olanlar ise projektörlerle aydınlatılıyor. Her evin pencere pervazlarından rengârenk çiçek çavlanları dökülüyor. Almanya çapında yapılan yarışmalarda Sashbachwalden'in hep 'En Güzel Köy' seçilmesi boşuna değil. Zaten kısmetli bir köy olan Sashbachwalden'in iki yıldan beri yıldızı daha da parlamış. Bunu Andrea Köninger adlı köyün yerlisi bir genç kıza borçlular. Andrea 2008-2009'un Alman Şarap Kraliçesi seçilmiş. Şarap kraliçeliğinin güzellik kraliçeliğiyle bir ilgisi yok. Katılımcıların öncelikle bağcılık ya da şarap üreticiliği yapan bir aileden gelmesi gerekiyor. 18 yaşını bitirmiş olması, seçildiği takdirde süresi doluncaya kadar evlenmemeyi kabullenmesi de şart. Şarap ve bağcılıkla uğraşan her köy ve kasabada her yıl bir prenses seçiliyor. Bunlar ülke düzeyinde kraliçelik için yarışıyorlar. Sonuçta bir şarap kraliçesi ve onun nedimesi iki şarap prensesi, bir yıl boyunca Almanya'yı temsil ediyor. Sasbachwalden'in cin gibi akıllı kızı Andrea, Alman şarap prensesi seçildikten sonra bir yıl boyunca dünyanın belli başlı metropollerini ve ülkesinin irili ufaklı kentlerini görmüş, kendi köyüne yapabileceği katkılara kafa yormuş. Bir yandan da ekonomi öğrenimini tamamlamış. Andrea bugün Sasbachwalden'in gözbebeği. Almanya'da şarap fiyatları giderek düştüğü için küçük bağcıların büyük bölümü kendileri şarap yapmaktan vazgeçip, üzümlerini Alde Gott adlı bir kooperatife devrediyor. Andrea yalnız köyün değil, bu kooperatifin de dünyaya açılan yüzü olmuş. Biz de onu kooperatifi gezerken tanıdık. Andrea Köninger, turistlerin köye sadece güzel evleri, yemyeşil bağlar ve ormanları görmek için gelmediğini, turistin gelmesi isteniyorsa yeni bir şeyler yapılması gerektiğini köy yönetimine kabul ettirmiş. Ardından birbirinden çılgın etkinlikler düzenlemeye başlamış. Biz bunlardan birine, 'dinner jumping' yani zıplayarak yemek yemek adını verdiği programa katıldık. Bu konseptte küçük gruplar akşam hava kararırken bir minibüsle köyün en yüksek noktasına çıkarılıyor. Orman yolundan yavaş yavaş yürüyen turistler, kısa bir süre sonra şık bir köy lokantasına ulaşıyor. Burada onlara içki, meşrubat ve bir de zengin bir başlangıç yemeği ikram ediliyor. Grup tekrar yola koyuluyor. Bu kez bir parkın içinden geçilip, ikinci durağa geliniyor. Burada da sıcak bir başlangıç yemeğiyle ona uyan içecekler ikram ediliyor. Bu tabak da silip süpürülünce, sıra ana yemeğin yenileceği restorana geliyor. 5 kilometrelik toplam yürüyüşün ardından, yemek, tatlı servisinin yapıldığı mekânda sonlanıyor.

AKILLI ANDREA PARA KAZANDIRIYOR
Restoranlar bu konsepte büyük destek veriyor. Siz, normal bir öğün yemeğin maliyetinden daha düşük bir bedelle her restoranın en iddialı yemeklerini tatmış oluyorsunuz. Böylece köy, adını çevrede duyuruyor, restoranlar kendilerini tanıtma fırsatını buluyor, akıllı Andrea da bu buluşundan para kazanıyor. Bir başka uygulama da uydudan yer bulmaya yarayan bir GPS cihazı ve bir şarap kadehiyle yapılan keşif yürüyüşü. Hedef, köyün dört bir yanına saklanmış birbirinden nadide şarapları verilen koordinatlara ulaşarak bulmak. Andrea, genç turistlere önem veriyor. Sabah güneş doğuşunu köyün en tepesinden şampanya yudumlayarak seyretmek için onlara birer dağ bisikleti veriyor. Zirvede şampanyayla kahvaltı yaptıktan sonra isteyen bisikletle, isteyen yamaç paraşütüyle geri dönebiliyor. Bunlar gibi daha nice etkinlik programlarını devreye sokmuş Andrea. Sonuçlar da alınmaya başlamış. Eskiden ihtiyarların kafa dinlemek için geldikleri Sasbachwalden'e başta komşu Fransa'dan olmak üzere Almanya'nın çeşitli kentlerinden genç ve ruhu genç turistler akın etmeye başlamışlar. Turist sayısı katlanmış, civar köy ve kasabalar da Andrea'nın getirdiği yenilikleri kendi köylerinde uygulamaya başlamış. İşte böyle; diyeceksiniz ki, o senin anlattığın taşra köyünün özellikleri bizim Kadıköy'ümüzde bile yok. Doğru; ama Sasbachwalden kadar güzel doğa parçaları üzerine kurulu nice köyümüz, nahiyemiz var. Belki insanlarımız Alman köylüleri kadar varlıklı değil, ama gönülleri onlardan kat kat zengin. Bizim tek eksiğimiz, köyünü, yöresini seven, doğduğu köyü daha varlıklı, daha ünlü kılmak için büyük bir tutkuyla kolları sıvayacak Andrealar ve onun başarısını kıskanmayıp, ortak çıkarlar uğruna ona içten destek verecek hemşerileri...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA