Türkiye'nin en iyi haber sitesi
CEM SANCAR

Bu ülke arkandan gelecek

Diyorsun ki:
"Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim!"
Diyorsun ki:
"Başka bir ülke bulunur elbet. Her çabam yenilmişlik duygusuyla boşuna. Bir ceset gibi gömülü kaldım burada."
Böyle bir haldesin. Öfkeli ve halka hürmetsiz. Onu kara kalabalık görüyorsun hâla. Cahil, ahmak ve ne yaptığını bilmez. Bütün demokrasi lafların sadece kendi aranda. Seçmen denen şey "Moğollardır" sana.
"Aman" diyorsun "eğer Amerika, Almanya gelip el koymazsa biteceğim ben sonunda!"
Ve inliyorsun:
"Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?"
Biliyorum yüzünü nereye çevirsen, nereye baksan, kara yıkıntılarını görüyorsun ömrünün.
Ah, boşuna yaşadığın bu ülkeye kızıyorsun! Eski günler, o meçhul karanlıklar yakıcı bir nostaljidir psikolojinde. Ancak çaren yok biliyorsun, değişti işler...
Kim usturuplu bir lisan kullanalım, bu ceset kokan lehçe zehirli, bunu değiştirelim, adam gibi konuşalım dese kızıyorsun. Fikir yarışında edebi çağıranın altını oymaya çalışıyorsun. Asabın bozuk.
"Geleceğim garanti altında, param var döviz olarak bankada, gerekirse giderim Venezüella'ya" diyorsun.
Oysa bizim için işler başka! Sen savaş dilini şaklattıkça dünyanın tüm teröristleri bomba koyuyor aramıza.
Bizim için işler başka...
Kendi halinde bir Yeni Türkiye sevdamız var illa. Aşkımız var, aşımız, bir derdimiz var burada. Cami duvarlarındaki kediler, medreselerde atalarımızın oyduğu kuş yuvaları ve Allah'ın ülkesinde envaı çeşit maceralarımız.
Birlikte yaşamak diye bir şey, daima...
Buradan geri dönüş yok.
Milli Egemenlik diyoruz biz. Vesayet filan tanımıyoruz. Seçeriz ve düşürürüz. Seçtiğimizin etrafını da çeviririz, yanında dururuz, orası belli. Kimse karışamaz bizim işimize...
Fakat işte ne zaman "çoğulluk içinde birlik" desek bir sağırlık hasıl oluyor sizde. Bu seviye çok düşük, bölücü, yükseltelim diyoruz, sırtınızı dönüyorsunuz.
Bu toprakların uzlaşma kültüründen, Osmanlı Barışından bahsediyoruz sizin aklınıza kılıç kalkan ekibi geliyor daima.
Gerçekten Başka Türkiye Yok. Başka gidecek yer de...
Ne hırçın şeysiniz siz? Nara atmadan duramıyorsunuz, her mutedil söz deprem yaratıyor bünyenizde.
Biliyorum sulh lafını kadınsı, romantik, nahiv buluyorsunuz. Tam gaz kavga ederken, öfke sizi ele geçirmişken nereden çıktı bu diyorsunuz!
Barışçı olmak, huzura ayarlı olmak, bununla mutmain olmak; 'teslim olmak' 'vazgeçmek' 'ideallerini kaybetmek' değil korkma. Korkma en çok sen bağırmadığın zaman gücün kuvvetin eksilmeyecek. Nahiv olmakta sırlar var, tıpkı zarif olmakta, 'Rahim' olmakta olduğu kadar...
Bu ülke arkandan gelecek.
Gidecek bir yer yok, hepsi yalan.
Burada yaşlanacağız birlikte. Burada. Torunlarımız sırtımızda.
Selam, göbek adımız bizim. Öyle bakıyoruz insanlara. Selam veriyoruz, selam alıyoruz. Gözümüzün değdiğine esenlikler, ferahlıklar diliyoruz.
Bu ülke anamızın kucağı. Burası kol kola kanat açmaya hasret insanlar için bir pınar.
Son 10 yılda değiştik, serpildik, güzelleştik. İşin başındayız ama onurlandık diğer yandan.
Solcuların isteyip de yapamadığı her şeyi yaptı bu ülke. Azınlıklara hürmeti, farklı dinlerin mabetlerinin kıymetini, etnik ırkçılığın reddini, Dersim'e özrü, Kürt kimliğine yöneltilen ayrımcılıkları berhava etmeyi, Kürt diline ve kültürel simgelerine serbestliği getirdi ve bunu kurumlaştırma çabası gösterdi.
Bölücü andın kaldırıldığını, dağlara taşlara ayrıştırıcı- kavimci sloganlar yazan vesayetçi mongolizmin dağılmaya başladığını kendini 'solcu' sananlar rüyalarında görseler inanmazlardı.
Dini özgürlükler, inanç ve kıyafet özgürlükleri, medeniyetimizin yeniden inşası, izzetinefsini kazanmış ve dünyaya konuşan bir Türkiye. Yeni bir devlet ahlakı ile 'Dünya 5'ten büyük' diyebilen, 2,5 milyon mülteciye kucak açan merhametiyle kendilerine sağcı- milliyetçi diyenlerin ufkunu çoktan aştı...
Asıl görev bizde o yüzden. Görev, başarının sahibinde, Yeni Türkiye fikrinde, yaşanan usul devrimin kıymetini bilende, ülkeyi ilerletende.
Diyorum ki sana ey beni dinlemeyen:
'Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma... "

***

Kavafis'in Şehir şiirine istinaden ve de ilhamla...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA