Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İPEK COŞKUN

4+4+4, dindar nesil yetiştirme projesi mi?

Yeni eğitim düzenlemesi (4+4+4) neredeyse bir yıldır ülke gündemini bir hayli meşgul etmiş durumdadır. Teklifle ilgili, kulislerde dedikodular başladığından bu yana sert tartışmalar yaşanmış, pek çok sivil toplum örgütü ve siyasi parti süreçte karşı karşıya gelmiştir. Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasına sayılı günler kalmışken, düzenleme konusundaki tartışmalar tekrar gündeme gelmiş, medya, mesaisinin önemli bir kısmını bu konuya ayırmıştır. Eğitim, bireysel ve toplumsal yönü itibariyle her kesimin yakından ilgili olduğu bir konu olduğu için, eğitimle ilgili yapılan herhangi bir düzenlemede özellikle sivillerin konu üzerine fikir beyan etmeleri ve konuyu eleştirmeleri demokrasinin bir gereğidir. Tartışmaların düzenlemeleri olgunlaştıracağı kesindir. Her ne kadar zaman zaman tartışmaların düzeyi ve niteliği sorunlu olsa da süreç içinde herkes rahatlıkla görüşlerini ve taleplerini dillendirmiştir. "

Dindar nesil" yetiştirme projesi mi?

Yaşanan tüm gerginliklerin ve anlaşmazlıkların ötesinde sorulması gereken asıl soru şudur: İktidarı böyle bir değişiklik yapmaya iten dinamikler nelerdir? AK Parti, bu düzenlemeyi gerçekten sadece bir "dindar nesil yetiştirme projesi" olarak mı uygulamaya sokmuştur? Kurgu sadece "dindar nesil" yetiştirme projesinden ibaret olsaydı, o durumda yasa sadece seçmeli din dersleri ve İmam Hatip okullarına odaklanırdı. Dahası, hiçbir iktidar sadece din eğitimi için, 4+4+4 gibi muazzam bütçe gerektiren bir işe girişmeyecektir.
Peki, böyle bir değişikliğe neden ihtiyaç duyulmuş ve neden bu kadar hızlı bir şekilde uygulamaya sokulmuştur? Ulusal ve uluslararası sınavlardaki malum durumumuzu değerlendiren herkes görecektir ki, mevcut eğitim sistemi bir hedef krizi yaşamaktadır ve bu haliyle dünyayla rekabet etmesi mümkün değildir. Somut bir örnek olarak, OECD'nin pek çok ülkenin katılımıyla gerçekleştirdiği PISA'ya bakılabilir. Ülkelerin 15 yaşında çocuklarına uygulanan, matematik, fen ve okuma becerilerinin ölçüldüğü bu sınava Türkiye 2003, 2006 ve 2009'da katılmıştır. 2003'te elde edilen kötü sonucun ardında, başarısızlığın müsebbibi olarak mevcut müfredat sorunlu bulunmuş ve müfredatta değişikliğe gidilmiştir. Müfredat düzenlemesi yapıldıktan sonra, 2006 ve 2009'da sınava giren Türkiye, yine başarılı bir sonuç elde edememiş ve son sıralarda yer almıştır. Bu sonuç göstermiştir ki, eğitimde yapılacak reformlar sadece bir değişken üzerinden olmamalıdır. Eğitim sistemi bir bütündür ve atılan adımlar da bu bütünlüğe uygun olmalıdır. Müfredat düzenlemesinin ardından 4+4+4 düzenlemesinin yapılması bu bütünlüğü sağlaması adına önemli bir adımdır. Yapılması gereken pek çok düzenleme hâlâ vardır ki, öğretmen yetiştirme stratejisinde yeni yönelimlerin belirlenmesi ve uygulanması da yeni eğitim sisteminin etkin işlemesi açısından oldukça elzemdir. Yine sınav sistemine ilişkin de bazı adımlar gündemdedir. Bu noktada atılan adımların stratejik olarak istikameti doğrudur. Dünyada da eğitim ve kalkınma arasındaki güçlü ilişkinin farkında olan pek çok ülke, eğitim sistemlerinin tıkandığı noktalarda benzer bir takım değişikliklere gitmektedir . Amerika, İngiltere, Çin, vb. gelişmiş ülkelerde de gerek müfredat üzerinden gerek sınavlar üzerinden çok fazla tartışma ve değişiklik yapılmaktadır. Yani eğitim tartışmaları ve sorunları sadece Türkiye'ye has değildir. Burada mühim olan eğitime ilişkin tartışmaların, ideolojik kutuplaşma olmaksızın yürütülebilmesidir.

"Operasyonel hatalar"

Yasanın teklif olarak gündeme gelmesi ile beraber 4+4+4 tartışması sonrasında Hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yeni düzenlemeyi uygulamaya koymak için oldukça fazla mesai harcamıştır. Kısa zamanda bu kadar hızlı yol alınmasına rağmen, MEB'in yaşanan bu süreçte yaptığı en büyük operasyonel hata, kamuoyunu bilgilendirme hususunda yetersiz kalmasıdır. Bu nedenle, süreç içinde, karşı kampanyaların da etkisiyle, çok fazla dezenformasyon söz konusu olmuştur. Son günlerde yeni düzenlemenin ayrıntılarının Bakan ve Bakanlık bürokratları tarafından kamuoyuyla paylaşılması, endişelerin ortadan kaldırılması adına iyi bir adımdır. 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte yapılan hazırlıklar ve çabalar kamuoyuyla paylaşıldıkça, ailelerdeki kaygıların azaldığı söylenebilir. Düzenlemenin uygulamaya konulacağı ilk yıllarda bazı sorunlar olması muhtemeldir. Ancak, eğitim konusunda yapılan düzenlemelerin sonuçlarını kısa vadede aramak çok gerçekçi bir tavır olmayacaktır. Yeni sistem, sekiz yıllık kesintisiz eğitim modelinin aksine (ki bu modelin dünyada örneği yoktur), dünyada örnekleri olan bir sistemdir. Eğitim sistemlerinin iyi çalıştığı ülkelerde, özellikle sistemin izleme ve değerlendirilmesi oldukça profesyonel bir şekilde yapılmakta, belirlenen eksiklikler hızla telafi edilmektedir. 4+4+4 düzenlemesinin izleme ve değerlendirmesinin zaman içinde yapılması ve sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması, hesap verilebilirliğinin olması adına mühimdir. Bu, düzenlemeyi yapan sivil aktörlerin, yeni eğitim sisteminde eğitim gören bireylere ve ailelere karşı bir sorumluluğudur.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA