Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Altın Ses

Gençliğinde otomobil yarışlarına katılıp derecelere girmiş bir lise öğretmenim vardı. Bizim sınıfın münazara takımının üst üste şampiyon olduğunu görünce beni bir kenara çekip "Tehlikedesin," demişti. "Yarışı önde götürmek insanı coşturur. O keyifle kaza yaparsın. Şımardığınızı söyleyenler var. Tek bir yenilgi güveninizi sarsar; bir daha toparlanamazsınız."
Büyük Batı bankalarının borsalarda devasa tutarlarla alışveriş yapan spekülasyon uzmanları uzun süre başarılı hamlelerle kazançlar sağlarken birdenbire bir falsoyla öyle içeri gidiyorlar ki, skor sıfırın çok altına düşüveriyor. Ondan sonra riziko bulunmayan yerde bile tehlike görüyor, işe yarayacak hiçbir atılım yapamıyorlar.
Öyle olayları bilim açısından inceleyen Cambridge Üniversitesi uzmanı John Coates uzun süreli başarı dizilerinin siyasal parti üyesi erkeklerde de atılganlık hormonlarını artırıp rizikolu davranışlar yarattığını, başarısızlık olasılığı belirince her yerde tehlike ve düşman görme gibi tutumlara yol açtığını söylüyor.
İddia bizdeki iktidar partisinin durumunu akla getiriyor tabii. Seçim başarıları dizisi meydanda. Muhalifleri zafer sarhoşluğuyla gemi azıya aldığını, yanlışlar yaptığını, başarısızlık korkusuna kapıldıkça baskıcı paranoyak olacağını ileri sürmekteler.
Var mı öyle bir "geri tepecek başarı tehlikesi?"
Sanmıyorum. Çünkü söz konusu partinin güçlenmesi askerle, bürokrasiyle, iş adamı kılıklı üçkâğıtçılarla ortaklıklardan değil, Anadolu dinamizminin desteğinden kaynaklanıyor.
Pervin Çakar'ın adını duymamışsınızdır herhalde. Çekişmelerin hayhuyunda olumlu bir şey gündeme gelemiyor ki...
Mardinli, beş çocuklu bir öğretmen ailesinin kızı. Bir halk müziği yarışmasında sesi beğenilmiş. Alındığı Diyarbakır Güzel Sanatlar Lisesi eski bir binanın iki koridoru arasında kurulmuş bir okulmuş ama orada ilk kez piyano ve keman görmüş. Kompozisyon yarışmasında kazandığı ödülü almak için gittiği Ankara'da kendisine bir Maria Callas CD'si armağan edilmiş. Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi bölümüne girince ilk bursuyla CD çalar alıp dinlemiş, operaya âşık olmuş.
Bir davetle ve bursla gittiği İtalya'da kendi başına çalışarak dil öğrenmiş. İki yıl bir akademide okurken bursu bitince restoranlarda servis yapmış, bir yandan da gerekli yerlere başvurarak sesini dinletmiş. Bugün o ülkede en beğenilen, Altın Ses diye ünlenen, ödüller alan sopranolardan...
Böyle gençler çıkaran Anadolu ağırlık kazanırken ülkemizde bir çöküntü beklemediğimi söylersem mantıksız bir bağlantı mı kurmuş olurum?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA