Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Cennet-cehennem katkıları

Her işte bir hayır vardır ya. Olumsuz görüntülerin olumlu yanı bulunabiliyor.
Çevremde şu yakınmayı çok sık duyarım: "Tek parti döneminde yönetimin ileri gelenleri sanatla yakından ilgilenir, klasik müzik sever, tiyatroya giderlerdi. Çok partili düzene geçtik geçeli güç sahiplerinde öyle meraklar yok."
Oysa toplum yöneticiliğine sanatseverlik özentisinin karışması her zaman parlak sonuç vermiyor. Cennet hurilerinin cehennem bekçileriyle dansı gibi olabiliyor o karışım.
Anasını ve bütün yakınlarını öldürten Neron "büyük sanatsever" idi. Kundaklattığı Roma yanarken çalgı çaldığı tevatürdür. Ama toplantılarda kendi kötü şiirlerini yüksek sesle uzun uzun okutturarak herkese hafakanlar bastırırdı.
Dün haberi okudunuz: Bush ressam olma derdinde. Modelleri de köpekler. (Irak'a gidip natürmort çalışması daha uygun olmaz mı?) Akla hemen "çuvallamış ressam" Adolf geliyor tabii.
Delikanlıları beslememek için astırmakla ünlü bir başka resim heveslimiz hâlâ hayatta. Aramızda yaşıyor.
Sanat-siyaset karışımı uygunsuzluğunun daha ılımlı bir örneği okul ağabeyim Ecevit. Şiirler yazardı. Birkaçı iyidir de. Liderlik öncesindeki politik kariyerini basında aptal aptal desteklemiş, ama başbakan sıfatıyla yazdığı ilk kararı okuyunca dehşete düşmüştüm:
Otomobil almak isteyen vatandaş ona ihtiyacı olduğunu belgelerle kanıtlayacak, muhtardan da iddiasını destekler yönde kâğıt getirecekti. Kısa süre sonra benzin kuyruğunda beklerken araba aldığıma alacağıma pişman olmuştum zaten.
Diyeceğim, sanatçı sanatçılığını, siyasetçi de siyasetçiliğini iyi yapmaya baksın. Birbirlerinin yetki ve ilgi alanına fazlaca bulaşmazlarsa karalar bağlamayalım.

***

Konuyu renklendirecek başka örnekler verecektim. Yazının orasına gelmişken berbat haberi aldım: Metin Serezli kardeşim sizlere ömür.
Günümüzde kendi mesleğinin hırgür zehri ve bayağılık dolu ortamında tertemiz istisnaydı. Her zaman yardımcı, zarif ve güler yüzlü...
Profesyonel çizgilerimizi ilk kez kesiştiren oyunumum genel provasını hatırlıyorum. Kadroda Ulvi Uraz, Gülriz Sururi, Haldun Dormen, Erol Günaydın, Altan Erbulak, Ayfer Feray, v.b. Metin başroldeki Ulvi Uraz'ın canlandırdığı canavar gibi adamla karşıtlık oluşturan pısırık arkadaş rolünde.
Küçük Sahne'nin fuayesinde çay içerken bana takıldı: "Birader, öylesine kılıbık yapmışsın ki beni..."
Ulvi Bey duydu, seslendi: "Sen öyle cana yakınsın ki, sayende kılıbıklık sevimli oluyor!"
Gerçekten öyleydi Metinciğim. Cennete neşe ve zarafet katacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA