Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

YAY sendromu

Sendrom sözcüğü "hastalık" yerine konulmakta. Gerçekte "bir hastalığın teşhisine yarayan belirtilerin tümü" anlamındadır. Hezeyan, aşırı alınganlık, herkesi düşman görme huyunun bir araya gelince paranoya sendromu oluşturması gibi.
Son yıllarda Yapay Arıza Yaratma hastalığı diyebileceğimiz, YAY diye kısa ad takabileceğimiz bir illet yaygınlaştı ülkemizde. Belirtileri çok:
En olumlu şeyleri bile olumsuz yorumlama, o "kötü" durumların "karşı taraf" hesaplarından kaynaklandığına inanma, yandaşlardan puan toplamak için şov yapma, toplumu gerçek sorunlar yerine gereksiz kavgalarla uğraştırma, vb.
Somut örnek vereyim.
Lale zamanıydı. Günden güne büsbütün ağaran iki beyaz dostumu havaalanında karşılamış, kent merkezine götürüyordum.
İçimi açıyordu yol kenarındaki renk cümbüşü. "Ne güzel laleler, değil mi?" diyecek oldum.
Sen misin o lafı eden! Dostlarım miting nutku yarışına kalktılar. Yurt dışından çiçek alınmasına giden servetlerin korkunç israf olduğu, o yollardan iktidar yakını ithalatçılara deve yüküyle para kazandırıldığı, ekonominin böyle şeylerden battığı falan anlatılıyordu.
Lalelerin Silivri yakınlarındaki köylerde yetiştirildiğini, çiçek dikmenin israf olmadığını, ekonominin batmadığını söylemeye çalıştım. Dinlemediler. Tartışma uzadı, araya "Ne de olsa SABAH yazarısın" türünden iğneler karıştı. Biraz gergin ayrıldık.
YAY sendromunun başka örnekleri şu ara Devlet Tiyatrosu kulislerinde yaşanmakta. Çok çetin şartlarda göreve vekâleten gelen yeni genel müdür Mustafa Kurt delik deşik gemiyi yüzdürmeye çalışıyor. Yerine sağlamca oturamadıkça eksik cephaneyle zafer arama durumunda. Sanatçı desteğine ihtiyacı var.
Kurumun şişkin egolu, canım deseniz "Canın çıksın dedin" diye terslenmeye yatkın, kavga bağımlısı bir rejisörünün internete yansıyan mesajını gördüm. Eski genel müdürü "İktidarın önünde düğmelerini ilikledi" suçlamalarıyla kınadıktan sonra yenisi için de "El pençe divan duracak biri olsa gerek" önyargısını kayda geçiriyor.
Anlattığına göre tiyatronun Ankara müdürü Şekip Taşpınar kendisini aramış, çok nazik bir dille Güngör Dilmen'in Deli Dumrul oyununu sahnelemesini önermiş. Hemen reddetmiş sayın rejisör. Nedeni: iktidara "yeterince tepki" gösterilmemesi.
Mantık? Düğme ilikleme işe yaramadıysa, şimdi sayın rejisör gibi yiğitlere görev öneriliyorsa, iktidar öyleleriyle uğraşmıyor demektir. En uygun tepki kendi işini iyi yapmak, oyunu güzelce sahnelemek olmaz mıydı?
Ben de saçmalıyorum. YAY sendromunun gerdiği yerde mantık aranmaz ki.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA