Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Başkanların ilk icraatı

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'a girince ilk fermanlarından biri "Yaş kesenin başı kesile" olmuştu.
Rivayete göre, 1402'de Yıldırım Beyazıt ile Timurlenk'in orduları Ankara'da cenk ederken, ormandan fırlayan aslanlar yüzünden savaşa ara vermek zorunda kalmışlardı.
Evliya Çelebi, Seyahatnamesi'nde "Van'dan yola çıkan bir sincap, ayağı yere değmeden bir meşe ağacından diğerine atlayarak İskenderun Körfezi'ne ulaşır" diye yazmıştı.
Çelebi bugün dolaşsaydı Türkiye'yi, herhalde "Kars'tan yola çıkacak bir sincap (tabii kaldıysa) ayağı yere değmeden çatıdan çatıya atlayarak Bodrum'a ulaşabilir" diye yazardı..
O kadar mahvettik Anadolu'yu. Yetmedi, her seçim döneminde olduğu gibi, bir kez daha tüy dikmeye uğraşıyoruz. Son yeşil alanların da canına okuyoruz. "Rant" hırsı öylesine taşlaştırdı ki kalpleri, ne kesilen ağaçların çığlıklarına aldıran var, ne son yaşam alanları ellerinden alınan kurdun-kuşun gözyaşlarına.
En uygar, en şehirli bildiğimiz yerlerin sakinlerinin bile gözleri dönmüş, ha bre kaçak kat üstüne katmerli kaçak kat çıkıyor.

Işıkara dehşet içinde

Sevgili hocamız Prof. Ahmet Mete Işıkara ziyarete geldi. atv ekibiyle mantar gibi seçimkonduların bittiği Sarıyer sırtlarını ve seçim katlarının yükseldiği Florya'yı gezmiş. Anlatırken, dehşetten gözleri yuvalarından fırlayacak gibiydi:
"Sarıyer'de temel bile kazmadan toprağın üstüne beton dökülüp ev oturtuluyor. Tuğlalara elimle bastırdığımda sallanıyor. Depremde ne hale geleceğini var sen düşün. Hadi onlarınki cahil cesareti, kentin kaymak tabakasını oluşturan Floryalılar'a ne diyeceksin? 17 Ağustos depreminden sonra boşalmıştı, satılık, kiralık dairelerin yüzüne bakan yoktu. Hepsi unutulmuş. Herkes 2 katlı evini 3 kata, 3 katlı evini 4, 5 kata yükseltmek için geceli gündüzlü yarışıyor. Para hırsı deprem korkusunu bile altetmiş. Kapımızdaki İstanbul depreminin en ağır orayı vuracağını söylüyorum, 'Allah kerim hocam' diyorlar. Bu kadar sorumsuzluk ne gördüm, ne duydum..."
Yalnız Sarıyer sırtları ve Florya olsa, öp de başına koy. Beykoz'dan Büyük Çekmece'ye kadar tüm İstanbul'da son boş alanlar yağmalanıyor, son ormanlar hançerleniyor.
Sadece İstanbul olsa yine öp de başına koy. Samsun'un Yeşilkent beldesinden Adana'nın baraj gölü çevresindeki köylere, İzmir'in Yamanlar'ından Antalya'nın Lara'sına kadar tüm Anadolu bu vahşetten nasibini alıyor.
Af mı, yıkım mı; göreceğiz
Batı basını da "Barbar istilası" imalarıyla bu tabloyu aktarıyor. İşte AFP'nin üç gün önce yazdıkları: "Türkiye'de, özellikle İstanbul'da, seçim arefesinde eşi görülmemiş bir kaçak inşaat patlaması yaşanıyor. Çünkü herkes biliyor ki, Başbakan Erdoğan'ın uyarılarına rağmen yine imar affıyla yaptıkları yanlarına kâr kalacak."
Ve ekliyor: "Herkes hesabını yaptı bile: Bölgesine göre 15-56 milyar lira arası ceza ödeyip karşılığında 100 bin dolardan başlayan ve 1 milyon dolara kadar varan ranta konacak."
Ama bu kez aksi kanıtlanıncaya kadar iyimserliğimi korumaya kararlıyım. "Farklı bir dönem başladığını" söyleyen Erdoğan'ın "Fırsatçılara acımayacağım. Kaçak yapıların hepsini yıkacağız" sözünü tutacağına inanıyorum.
Ve başkanların mazbatalarını alınca, hemen o gün ilk icraatlarının seçimkondular ile seçim katlarını yıkmak olmasını diliyorum.
Çünkü yıkmazlarsa, "Bugünün kaçak evi yarının mezarı olacak." Bu sorumluluğu ne omuzları kaldırabilir, ne de vicdanları...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA