Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Vah Portekiz, vah!

Yazık; komşu AB'de ve "Euro Bölgesi" nde kader ortağı Portekiz'le şimdi bir de "Kriz kardeşi" haline geldiklerine ilişkin haberleri öğrenemeyecek. Yunan meslektaşlarımız greve gittiler.
Yunanistan'da devlet kanalları ve ajansı dahil tüm gazeteler, televizyonlar, radyolar, internet haber siteleri sustu. Yaklaşık 7 bin gazeteci iş ve ücret güvencesi talebiyle eylem başlattılar.
Akdeniz'in öbür ucunda ise Portekizliler can derdine düştüler. Başbakan Jose Socrates aylar boyunca "Bizim yardıma da, kurtarılmaya da ihtiyacımız yok" diye çırpındıktan sonra beyaz bayrağı salladı.
Daha doğrusu, sallamak zorunda kaldı. İki nedenle:
1- Peş peşe 3 kemer sıkma paketi açtı. Sonuç? Devletin borç yükü daha da arttı.
2- Bankalar sonunda rest çekti: "Bundan böyle hazine borçlanma kâğıtlarını almayacağız!"
Oysa küresel ekonomik kriz önce bankaları vurduğunda Portekiz hükümeti kesenin ağzını sonuna kadar açarak kendi finans kurumlarını kurtarmıştı. Devletin parasıyla batmaktan kurtulan bankalar şimdi devleti batırıyorlar! Küreselleşme biraz da böyle bir şey işte!
Neyse... Portekiz'in biraz soluklanabilmek için en az 80 milyar euro'ya ihtiyacı var. Bunun üçte ikisi AB'den sağlanacak, kalanı da IMF'den.
Böylece, Portekiz'in yönetimi de, dizginleri de "Troyka"ya; AB, Avrupa Merkez Bankası ve IMF temsilcilerinden oluşan kurula geçecek.
Bütçe harcamalarını onlar denetleyecek.
Vergi oranlarını onlar belirleyecek.
Onlar emredecek, hükümet uygulayacak: "Emekli maaşlarını indir...", "Kamuda personel sayısını şu kadar azalt...", "Sağlık harcamalarını şu kadar kıs...", "Şunları özelleştir...", "Şunlara zam yap..."
Yoksa? "Kredinin birinci dilimini unut..."
Bu emirler yerine gelecek ama bir süre sonra bakılacak ki, kamu borç yükü de, bütçe açığı da istenen düzeye indirilememiş...
Haydi bir reçete daha: "Benzine, toplu ulaşım araçlarına, elektriğe, suya zam yap...", "Sağlık giderlerini biraz daha kıs, ilaç bedellerini ödeme...", "Devletten şu kadar daha adam çıkar..."
Yoksa? "Kredinin ikinci dilimini vermeyiz..."
Yunanistan'da bu senaryo yaşandı, yaşanıyor, kim bilir daha kaç yıl yaşanacak. İrlanda'da bu senaryo kısmen de olsa yaşanıyor...
Portekiz senaryonun üçüncü oyuncusu ya da kurbanı oldu.
Sırada başka aday var mı? Yanlış soru. Doğrusu "Sırada kim var" olmalı.
Herkesin işaret parmağı aynı yönü gösteriyor: "İspanya."
Maazallah... Yunanistan, Portekiz ve İrlanda'nın büyüklükleri toplamı, AB'nin gayrisafi milli hasılasının topu topu yüzde 7'sine denk geliyor.
İspanya öyle mi? Tek başına AB'nin gayrisafi milli hasılasının yüzde 12'sini temsil ediyor.
İspanya'nın da batması, euro'nun çökmesi demek... İspanya'nın da diz çökmesi, AB'nin sonu demek...
Bir daha maazallah!
Portekizliler'e bir tutuklunun, bir hükümlünün cezaevine girerken, gardiyanların ve hapishane arkadaşlarının haykırdıkları dileği tekrarlamaktan başka bir şey gelmiyor elimizden: "Allah kurtarsın!"
Ve de "Beterinden korusun" diyeceğiz ama o duanın tutacağından pek emin değiliz.
Çünkü Avrupa'da bugün dünden beter; yarın ise bugünden kötü olacak...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA