Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Yazılmamak kaydıyla...

Neredeyse bir ömür kadar; elli altı yıldır haber peşinde koşan ve bugün bile meslekteki ilk günkü heyecanını yaşayan, bu heyecanı da köşesine, satırlarına ve okurlarına cömertçe sunan bir gazeteci Yavuz Donat. Yavuz Donat (ağabey) ile 21 yıldır aynı çatı altında Sabah'ta birlikte çalışıyoruz.
Bu da elbette kendi adıma, onun heyecanına tanıklığı, gazetecilik tarzını ve her daim kendisini nasıl yenileyebildiğine dair doğrudan gözlemleme fırsatı verdi bana yıllardır.
Yakın siyasi tarihin kara kutularından birisi Yavuz Donat aynı zamanda. Atatürk dışındaki bütün Cumhurbaşkanları ile birebir görüşmüş, defalarca röportajlar yapmış, onların seçim gezilerine eşlik etmiş bir isim olarak; sadece okuduğumuz haberleri ve yazılarındaki detayları değil, binlerce yazılmamış detayı da biriktirmiş. Ve bu biriktirdiği çok özel anıları; benim kaleme aldığım kitabımız Off The Record on gün önce okurlarımızla buluştu.
Kitap isminin İngilizce olmasını yadırgayabilirsiniz ilk etapta ama gazetecilikteki 5N 1K kuralı kadar özümsenmiş ve günlük dilimize de yerleşmiş bir deyiş olduğu için yarım yüz yılı aşan meslek yaşamının anlatıldığı esere bu ismin en uygun olduğunu düşündük editörlerimizle.
Turkuvaz Kitap'tan çıkan 360 sayfalık kitabımızın hazırlık aşaması hayli uzun ama bir o kadar keyifli geçti kendi adıma.
Uzun sohbetler eşliğinde ben sordum, Yavuz ağabey yanıtladı.
Gazeteci, tarihe tanıklık edendir. Ama bazen de tarihin yazılmasında etkisi olandır. Bu uzun sohbetlerimizde gördüm ki; Yavuz ağabeyin tanıklıkları kadar, siyasi veya bürokratik isimlerin ya da olayların pek çoğunun hayatında çok önemli etki ve katkı yapmış. Bazen siyasilerin hoşuna gitmeyen haberleri de yazmış köşesinde ama hiçbir zaman; ona duyulan saygıdan eksiltmemiş bu.
Rahmetli Demirel, Zincirbozan'a gideceğini de ilk ondan öğrenmiş, 28 Şubat MGK Toplantısı'nda deyim yerindeyse kıyametin kopacağını da Türkiye Yavuz Donat'ın köşesinden öğrendi.
İçindeki muhabirlik ruhu hâlâ çok canlı.
Türkiye'yi kaç kere dolaştığını, kaç kilometre yaptığını kendisi bile bilmiyor artık. Ama her gittiği ilin, ilçenin, hatta mahallenin önde gelen ismi kimdir, hangi esnafında güzel yemek yenir, yöre halkının siyasi-kültürel, sosyal hizmet beklentisi nedir, hatta mezar taşlarında ne yazar hepsi Yavuz ağabeyin hafızasında. Siz sorun, o söylesin.
Kitapla ilgili konuşmalarımız sırasında sordum; birbiriyle yıldızı hiç barışmayan Demirel ve Özal arasında gazeteci olarak nasıl denge kurabildi? Çok basit, çok düz ama çok anlamlı idi cevabı: "Sadece işimi yaptım, gazetecilik yaptım." 12 Eylül sonrası sıkıyönetim sürecinde yasaklı Demirel'den haberler, Demirel'in ismi geçmeden Yavuz Donat'ın köşesinden öğreniliyordu. Askeri yönetim pek çok kez Yavuz ağabeyi, Demirel aleyhine ifade vermeye zorluyor. Doğrudan ya da dolaylı pek çok tehdit alıyor ancak; o hiçbir zaman buna yanaşmıyor. Darbenin mağduru Demirel ve darbenin Başbakanı Bülend Ulusu arasında mesajlaşmada aracı; Yavuz ağabey.
İşte dedim ya; tarihe sadece tanıklık etmemiş, o tarihin yazılmasında etkisi-katkısı da olmuş.
Kitabın her sayfası son yarım yüz yılın bir izdüşümü, kapalı kapılar ardındaki konuşulan ve yaşananların canlı tanıklıkları. Her hikâyeyi okurken aslında, Türkiye'nin yakın siyasi tarihinin de kısa birer özetini görebileceksiniz. Hem kendinize hem de tarihe ayna ve ışık tutmak isterseniz, en doğru adrestesiniz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA