Artık gelişimi isteyen ve bunun için kafa yoran teknik adamların dönemi başlıyor. Aykut Kocaman ve söyledikleri ile ardından Ersun Yanal'ın bu bayrakla yola devam etmesi önemlidir. Sırf bu yüzden aldıkları sonuçları değil, yapmak istediklerini değerlendirmeliyiz. Çünkü futbolumuzun, gençlerimizin ve ülkemizin sıçrama yapması buna bağlı. Kocaman, oyuncuya endeksli modeli Fenerbahçe gibi kahramanları seven bir camiadan sildi, attı. Üstelik kendisi de öyle bir kahraman olduğu halde. Bize "Antrenör takımı" gerçeğini öğretti. Koşu mesafeleri, depar sayıları ve herkesin yapacağı fedakarlıkların önemini gösterdi. Bir kere şampiyon oldu, iki kez kupa kazandı, iki kez ikinci oldu, bir de Avrupa Ligi'nde yarı finale kadar çıktı.
Devamını tempo ile getirecekti. Ama "antrenör takımını" Aziz Yıldırım'a kabul ettiremedi. Kocaman'ın prensiplerinde, listesinde ve yolunda Ersun Yanal ile devam etme kararı, böyle bir başkandan beklenemezdi aslında.

NASIL YEDEK KALIR!
Ersun Yanal, elindeki temeli tempoya yönlendiriyor. Daha hızlı, daha hırslı ve daha çok atak yapan bir takım istiyor. Bu kurgusunda oyunculara istediğini açıklıyor, yapanı da oynatıyor.
Ve biz; bu görüşe saygı duyuyoruz artık. "Bu oyuncu nasıl yedek kalır?" klişesi kalmadı. Bu klişeye sarılanların dönemi ise bitiyor yavaşça. Bu iklimin güneşli kalması, bu ortamı yaşayanları geliştirecek ve değiştirecek. Çünkü daha iyi olmanın çaresi aranıyor, cevabı bulunuyor ve oyuncuya söyleniyor.