Beşiktaş, Sergen Yalçın'ın göreve gelmesinden sonra Süper Lig'in yükselen değeri haline gelen zorlu Gaziantep deplasmanından çok kritik üç puan çıkardı. Siyah-beyazlı takımın futbol arzusu beklentilerin üzerinde, ilk 70 dakikada takım kurgusu ve sorumluluk paylaşımı üst düzeydeydi. Deplasmanda yarısı ciddi 15'e yakın gol girişiminde bulunan Beşiktaş, Sapara'nın maçı 2-1'e getirmesinden önce farkı açabilirdi. Buna karşın son 20 dakikada sahada inisiyatifi eline alan ve golü bulmak için doğru çıkışlar yapan G.Antep, tırmanışının tesadüf olmadığını gösterdi. İlk yarı ikinci yarı kadar istekli ve etkili olamamaları sonuca yansıdı. Dört önemli ayrıntı gözüme çarptı:
1- Cenk Tosun'a devre arası imza attırılması ve kamuoyuyla paylaşılması 'profesyonellik' anlamında çok Avrupai bir hamle olsa da Beşiktaş formalı resimlerinin kamuoyuna sızması tam bir amatörlüktü. Bu durum başta Cenk olmak üzere herkesi zor durumda bıraktı. Dün Cenk formayı değil ateşten gömleği giyerek sahaya çıktı. Elinden geleni yaptı.
2- Bilic'in Fernandes'i kesmesi cesur ve doğru bir karardı. Haftalardır bal yapmayan arı gibi oynayan ve yıldız apoletinin hakkını veremeyen Fernandes'in kulübede oturtulması hem içeriye hem dışarıya çok önemli bir mesaj. Adalet! Veli ve Atiba arkada. Olcay, Gökhan ve Oğuzhan önde çok iyi iş çıkardılar.
3- Beşiktaş'ın geri dörtlüsü bütün olumsuzluklarına ve son 20 dakika baskı altında kalmalarına rağmen iyiydi. Sağda Serdar'ın bindirmeleri ve asist yapan Dany'ın katkısı görülmeye değerdi. Sezon başından bu yana "İyi kumaşı var" dediğim Franco çok iyi bir maç oynadı. Tolga'nın fedakarlığını ve cesaretini takdir etmek gerek.
4- Ömer Şişmanoğlu. Sempatik, biraz çılgın ama müthiş yetenek. Almeida sakatlanınca bir haftadır zaten hazırlandığı maçta beklentileri boşa çıkarmadı. Tek forvetli sistem Olcay'ı, Gökhan'ı yalnız yapsa da ikili forvette iddiam odur ki Ömer Şişmanoğlu büyük yıldız olur.