Herkesin ağzına dolanmış; aynı şarkı, aynı nakarat... "Statlar dolmuyor... Futbol rezalet... Hakemler berbat... Süper Lig bitmiş... Takımlar kötü... Passolig gereksiz..."
Severiz biz kendimizce analizler yapmayı... Çünkü bunlar biraz da olsa reyting yapar... Ama dün Ankara'da oynanan karşılaşmada bunun aksini yaşadık, gördük ve izledik..
Bir gündüz maçında Beşiktaş taraftarı hıncahınç doldurmuştu stadı... Ve o taraftar hiç ama hiç susmadı. Beşiktaş'ın galip gelmesindeki birinci faktör muhteşem taraftarıydı. Siyah-beyazlı takımın, stat fantezilerinden vazgeçip, kalan iç saha maçlarını Ankara'da oynaması gerek. Tabi bunun için de ne yapıp edip, rakiplerini ikna etmesi şart... Olimpiyat Stadı'ndan Beşiktaş'a hayır gelmez. Bu gerçek gün gibi ortada!
Ve maça gelirsek; fişek gibi başladı Kara Kartal... Mersin neye uğradığını şaşırdı. Müthiş baskı kuran Beşiktaş'a taraftarı da eşlik edince, ilk 30 dakika Mersin'in başı döndü. Zaten bu baskı golü de getirdi. Sonrasında Beşiktaş biraz gaz kesince, Mersin de devreye girip, oyuna ortak oldu. Beşiktaş'ın klasik hastalığı yani "Panik" taraftarını tedirgin etse de galibiyet golü tam zamanında geldi. Demba Ba gibi tecrübeli bir yıldızın kritik anda gösterdiği reaksiyondu bu gol aslında... Sahadaki oyuncuları tek tek analiz etmeye gerek yok. İyi olduğu kadar, kötü isimler de vardı. Düşünün, her hafta bir şehre gidip maç oynuyorsunuz. Sakatınız çok. Göçebe hayatı yaşayan bir takım için alınan bu sonuç har-i kadır. Beşiktaş aynı başarısını ligin ikinci yarısında derbi maçlarda ortaya koyarsa hedefe ulaşması hiç de zor değil... Lider Fenerbahçe'nin işi kolay değil...Peşinde bir Kartal var!