Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BÜLENT TİMURLENK

İki Okan bir Galatasaray

Murat Özbostan’ın gündemi 12’den vurduğu röportajında, “Galatasaray için hazırım” diyen Okan Buruk ile anlaşmak için yönetim neden gecikti, neden bir elin parmakları kadar yabancı teknik adamın ismi manşetleri süsledi? Bunu anlayabilmek için iki maça dönmek lazım...

Galatasaray camiası için "Hangi Okan Buruk?" sorusuna cevap bulabilmek için geçmişe dönüp iki anı hatırlamak lazım. 21 Nisan'da SABAH Spor Müdürü Murat Özbostan'ın gündemi 12'den vurduğu röportajında, "Galatasaray için hazırım" diyen Okan Buruk ile anlaşmak için G.Saray yönetimi neden gecikti, neden bir elin parmakları kadar yabancı teknik adamın ismi manşetleri süsledi? Bunu anlamak için işte o iki maça dönmemiz lazım.
Galatasaray altyapısından 90'ların başında A takıma yükselen Okan Buruk, aynı zamanda futbolcu ağabeyi Fuat'ın da izinden gidiyordu. Fatih Terim'in 4 şampiyonluk kazandığı ilk döneminde oyunun kalbi orta sahada Emre-Okan-Suat üçlüsü, daha 90'larda ortalıkta olmayan oyunun iki yönünü de oynayan, topu kırmayan ama dört ciğerli Türk futbolculardı. O iki andan ilkine gidelim. 1998 Aralık ayında A. Bilbao deplasmanı… Galatasaray 1-0 geride ve Şampiyonlar Ligi'ne veda edecek. Sarı-kırmızı formalı bir futbolcu, yerde kaldığı pozisyonda rakibin tekmelerine kafa uzatıp verdiği mücadele sonrası hakemin son düdüğüyle gözyaşlarına boğuluyor. Okan Buruk o dönem kaybetse de formasının hakkını veren Galatasaraylı futbolcu…
Çeyrek asırdır meslekteyim, Okan da 30 yılı aşkındır futbol sahnesinde. Tanışmadık, röportaj yapmadım ama "Hangi Okan Buruk?" sorusuna yanıt arayacağımız ikinci anın diğer öznesi Emre Belözoğlu, Newcastle United forması giyerken geldiği İstanbul'da karşıma oturmuş ve uzun bir röportaj yapmıştık. 2006'da Okan ve Emre, Galatasaray taraftarı için kulübe kuruş kazandırmadan giden, anti-kahramanlardı. Emre o gün bana "Başkan Süren ve Ali Dürüst, ailemle alacağımız ev için peşinat istediğimde vermediler. 'Avrupa'dan teklifler var' dediğimde "Seni kim istiyor ki" yanıtı verdiler. Biz formamız için hep ter döktük, elimizden geleni yaptık" demişti.
Lucescu yönetimindeki Galatasaray, ligin bitimine üç hafta kala sahasında Ankaragücü'ne yenildiğinde Okan, kırmızı kart görmüş, bir hafta önce Kadıköy'de derbiyi kaybetmiş sarı-kırmızılı takım, şampiyonluğu Fenerbahçe'ye kaptırmıştı. O ilkbaharda Emre ve Okan'ın Inter için sağlık kontrolünden geçtiğini de ilk yazan bendim ama ne o maç ne de öncesi… Ne Galatasaray sahasında sadece Ankaragücü'ne yenilmiş ne de o sezon kırmızı kart gören tek futbolcu Okan Buruk'tu… Galatasaray'da yönetimler basiretsizliklerini futbolculara yüklemelerinin ilk örneği değildi ama son da olmayacaktı. Buna en güzel örnek Ribery'nin Marsilya'ya sözde "kaçmasıdır."



BASAMAKLARI AĞIR AĞIR ÇIKTI
"Hangi Okan Buruk?" tercihini sözlü tarih belirledi. Genç kuşaklar biraz da Emre'nin Fenerbahçe'ye imza atması yüzünden A.Bilbao maçında tekmeye kafa atan, Trabzonspor maçında ayağı kırıldığında acısının haykırışı tribünlerden duyulan Okan Buruk'a da soğuk bakar oldular… Abdullah Avcı'nın yardımcısı rolüyle atıldığı teknik adamlık kariyerinde Okan Buruk'un basamakları ağır ağır çıktığını söylemek lazım. Bir teknik direktör için acı tecrübe olan küme düşmeyi Elazığspor'da yaşadı. Gaziantepspor'da 42 maçta 15 galibiyet, 18 mağlubiyet almıştı. 3 ay kaldığı Sivasspor'un ardından Göztepe'de 33 maç koltukta oturduğunda o büyük tehlike onu bekliyordu. Yerli teknik adamlar havuzunda oradan oraya savrulan, sezonda iki takım çalıştıran ya da küme düşme adayı bir takıma bahar aylarında 'Superman' olarak gelecek bir hoca mı olacaktı? Kendini Akhisar'da buldu. Ege'nin düşük bütçeli takımında 15 ayda galibiyet sayısını mağlubiyet sayısından fazla tutmak, bir de üstüne Türkiye Kupası kazanmak onun kartvizitini değiştirdi. Artık kazanan adamdı ve Çaykur Rizespor'a oynattığı futbolla artık "Okan Buruk iyi hoca" olmuştu…



Galatasaray'a 8 puan öndeyken şampiyonluğu kaptıran Başakşehir'de değişim zamanıydı. Avcı, Beşiktaş'a giderken akıllarda kaybettiği sezonda 3 santrforunu kenarda oturtup Robinho-Mossoro ile Napoli'nin Mertens-Insigne formatını uyguladığı sezonun ikinci yarısı vardı. Buruk'un elinde iyi kadro vardı ama problem, gemi fırtınalar içinden limana yanaşacak mıydı? Pandemi nedeniyle lige ara verilmese 'O sezon Trabzonspor ve Galatasaray'dan biri şampiyon olur muydu?' sorusunun cevabı tarihte yok elbette ama Okan Buruk, lig tarihine şampiyonluk kazanan bir takım hediye etmişti.
Yine pandemi yüzünden transferde milyonları saçmayan Başakşehir yönetiminin, lige kötü başlayan takımın başında Okan Buruk ısrarını sonuna kadar sürdürdüğünü söylemek lazım... Okan Buruk yorgundu ve kulüpten ayrıldığında o sezon takım çalıştırmayacağı o günden belliydi. Sonra hayat işte. Uzun zamandır Paris'te yaşıyorsa bunun bir ailevi sebebi var. Paylaşmak isterse sorulmadan anlatır ya da konu hemen çok özlediği futbola gelir…

ORTA SAHADAN BAŞLAYACAK
Galatasaray, tarihinin en kötü sezonlarından birini geride bırakırken orta sahayı hafife almanın bedelini ödedi. Okan Buruk işte buradan yola çıkacak. Kendisinin de kahramanı olduğu bir hattan… Ortada bir yanlış varsa onu düzeltecek kadar futbolculuk ve teknik adamlık geçmişi var. Galatasaray camiasının sabrı var mı; maç kazandığında "Evlat Okan", maç kaybettiğinde ise "zaten Inter'e gitmiştin" mi diyecekler, bekleyip göreceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA