Galatasaray için Devler Ligi kabusu nihayet bitti. Sezon başında yapılan yabancı oyuncu ağırlıklı kadro mühendisliği tutmadı. 1'er milyar Euro'luk değerindeki PSG ve Real Madrid'in favori olduğu grupta Galatasaraylı oyuncular Avrupa Ligi'ne kalabilecek kaliteyi sahaya yansıtamadı. Oyun kalitesi ve oyuncu performansı olarak Galatasaray takım halinde Devler Ligi vitrininde olmayı beceremedi.
Fatih Terim'in yabancı oyuncuya dayalı kadro tercihleri başarısız oldu. Yerli ve milli oyuncudan vazgeçmek, bir takımı sadece yabancı oyuncular üzerine inşa etmeye çalışmak Galatasaray'a Avrupa'da özellikle deplasmanlarda "Hezimet" dolu sonuçlar getirdi. Yoksa PSG ve Real Madrid'e karşı kaybetmek ya da farklı yenilmek her takımın başına gelebilir.
Ancak bir kez daha vurguluyorum; eğer bir kadroyu aidiyet duygusundan yoksun oyuncularla kurarsanız duygusuz, teslimiyetçi bir ruh haline dönüşürsünüz ve hezimete dönüşen rezalet sonuçlarla baş başa kalırsınız.
Fatih Terim kendisiyle yüzleşmeli ve yabancı oyunculara dayalı kurduğu kadro mühendisliğinin iflas ettiğini kabul etmeli.
Galatasaray yeniden yerli oyunculara yönelmeli. Yabancı oyuncuyu da alırken ismine değil iş ahlakına, aidiyet duygusuna bakmalı. Galatasaray'ın ruhundan yerli ve milli oyuncu kültürünü söküp tamamen yabancı kültürüne geçmek ağır hezimetler getirdi. En önemlisi Galatasaray "Kaybettiğinde de alkışlanan takım olmak" anlayışını yitirdi.
Ben meslek hayatımda ruhunu kaybetmiş böyle bir Galatasaray'a hiç tanık olmadım. Deplasmandaki son iki Avrupa maçında toplam 11 gol yiyen Galatasaray'da sadece Muslera alkışı hak ediyor. Ahlaklı, işini doğru yapan ve çalıştığı kuruma aidiyet duygusuyla yürekten bağlı olan kaptan Muslera'dan tüm Galatasaraylı oyuncular özür dilemelidir.