Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Lucescu, Türkiye'de çalışmamalı

Bizim bir kritik maçımız var, Macaristan maçı. Andorra maçı Macaristan maçının hazırlığı niteliğinde. Yani Türkiye-Andorra maçına da eğer kritik maç diyorsak o zaman şu soru gelir aklıma; 'Brezilya'da ne işin var senin hemşerim!' Andorra ile kritik bir maç oynayan bir takımın Dünya Kupası finallerinde ne işi var? Kimse kimseyi güldürmesin. Aslında Macaristan bile kritik maçımız değildi. Bizim şu anda Brezilya'yı garantilemiş olmamız gerekirdi. Ama Abdullah Avcı, bugün macar maçını kritik bir duruma getirdi. Şu anda zaten Türk kamuoyunda gerçekçi bir araştırma yapılsa, bunun içine milli takım adayı olan ya da olmayan futbolcularımız da dâhil Avcı'ya fazla güvenin kalmadığı ortaya çıkar. Şimdi Macaristan'a da kaybederek Brezilya'ya gitme şansını da yitirirse bu güven sıfıra iner. Güvenilmeyen birisinin başarılı olması çok zor. Bize hep dışarıdan örnek veriyorlar 'O, o kadar sene, şu şu kadar sene, bu bu kadar sene...' diye. Ama onlar kamuoyunun güvenini sağlamış liderlerdi. Bu çok önemli.



Daha Abdullah Avcı işinin başındayken senin deyiminle 'kritik maçlara' hazırlanırken Türk kamuoyu ve medyası yeni hoca adaylarını konuşuyorsa zaten iş aslında bitmiş.
Ama yeni hoca adaylarının ikisine de şiddetle itirazım var. Bir tanesi Ertuğrul Sağlam. Ertuğrul Sağlam, Bursa'nın geldiği yere bakarsan kendi yarattığı iyi izlenimleri Bursa'da gömdü. Şu anda onun iş başına gelmesi Abdullah Avcı'dan pek farklı bir hava yaratmaz.
Lucescu'nun ben bu memlekette değil milli takıma, herhangi bir takımda görev almasına şiddetle karşıyım. Yani resmen ifrit oluyorum. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray'dan herhangi birine hoca lazım olduğu zaman, milli takıma hoca lazım olduğu zaman Türkiye'de birileri hemen Lucescu'nun (burada paralı adamları mı var, maaşlı adamları mı, beslemeleri mi var bilemiyorum) adını ortaya atıyorlar, sanki dünyada başka bir adam kalmamış gibi. Bu kadar kasıtlı, bu kadar maksatlı, bu kadar da ısrarlı ve inatçı bir yayın kampanyasına ben dünyanın en büyük şirketlerinde bile rastlamadım. Bu Lucescu kimi, nasıl satın almış bilemiyorum. Ağır konuşuyorum çünkü bu adam Türkiye için 'Burası Çavuşesku'nun ülkesine döndü' dedi. Benim memleketimi aşağıladı, benim memleketime hakaret etti. Bu ülkedeki herhangi bir şeyi eleştirmek içeriden, dışarıdan herkesin hakkı. Ama Türkiye'yi Çavuşesku Romanya'sı ile yani Avrupa'nın en iğrenç yönetimlerinden biriyle mukayese etme küstahlığı gösteren bir adamı Türkiye'de hala bir takım kalemler milli takım hocası diye lanse etmeye, adını sokuşturmaya, hatırlatmaya uğraşıyorlarsa ben onların vatanseverliklerinden şüphe ederim.

FİKRET ORMAN NE YAPTIĞINI BİLMİYOR
Fikret Orman şaşkınlıklar içerisinde. Ne dediğini de bilmiyor, ne yaptığını da bilmiyor. Bir yandan genel kurul topluyor, o genel kurulda Yıldırım Demirören ibra edilmiyor. Bu ibra edilmeyişinin ardından hukuksal bir şey geleceğine Fikret Orman diyor ki; 'Beşiktaş'tan alacaklarını bağışlasın.' İbra edilmemeyi Yıldırım Demirören'e karşı şantaj yapar gibi kullanıyor. "Daha geçen hafta şampiyonlukta iddialıyız" derken, şimdi "Avrupa'ya gidemeyiz" diyor. Avrupa'ya gidemeyiz ne demek ya! Beşiktaş şu anda ikincilik de hatta şampiyonluk da iddiası olan takım durumunda. Yani 'Sen Beşiktaş'tan bu kadar korkuyorsan o takımın başkanlığında ne işin var' demezler mi adama! Ben Fikret Orman'da panik havası seziyorum.

DEMİRÖREN'E KAHKAHALARLA GÜLÜYORUM
'Bu federasyona rağmen' demesi gerekirken... inanamıyorum. Hiç güleceğim yoktu; Allah da onu güldürsün. UEFA'ya sahte belgeler gönderdiği için Beşiktaş'ın Avrupa Kupaları'ndan ihracına sebep olan bir başkan 'Bize teşekkür borçları var' diyorsa eğer insanın aklına pek olumlu bir şey gelmez.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA