Futbol kalitesi vasatı aşmayan ancak çekişmeli, ilginç ve gollü bir 90 dakika izledik. Sonuçta G.Saray kaybettiği 3 puanla artık üçüncülük mücadelesi yapacağını göstermiş oldu.
G.Saray genelde topa sahip olma oranında rakibinden üstündü. Hazırlık paslarını iyi yaparlarken atakların olgunlaşma döneminde sürekli bir yetersizlik vardı. Sneijder 60. dakikaya kadar ofansif gücü sürükleyen en etkin isimdi. Fırsat buldukça etkinli şutlar atarken ileriye de servis yapmaya uğraştı. Osmanlıspor maç boyunca öncelikle takım halinde topun arkasına geçip karşılama görevi yaptı. Ama her an kontratak planlarını işlerliğe koymayı ihmal etmedi.
Aslında kötü oynayan G.Saray'a piyango da vurmuştu. İlk yarıda skor dezavantajına düştükten sonra rakip futbolcuların hediyesiyle oluşan bir pozisyonda önce skora denge getirdiler. Sonra Osmanlıspor inanılmaz 2 gol kaçırdı. Bunun üstüne de Sneijder kalabalık içinden sert bir vuruşla takımını öne geçirdi. Ama bir dakika sonra büyük bir hata ile yenen beraberlik golü ve ikinci yarıda tekrar skor dezavantajına düşmek her şeyin sonu oldu.
Bundan sonraki baskı üretkenliğe dönüşmedi. Birinci golü atan ve ikinci golü hazırlayan Burak, Sinan ve de Olcan son derece etkisizdi. Sonuçta da 3 puan hak eden taraf Osmanlıspor'un oldu. Bu maçta en beğendiğim isimler Ndiaye, Numan ve Umar'dı. Bana göre Ndiaye ligimizdeki en iyi ofansif orta sahalardan bir tanesi.
G.Saray'da zaten sezon başından beri takım savunmasında sıkıntılar var. Dün de bu sıkıntılara Semih çıktıktan sonra defansın ortasında yer alan Hakan Balta ile Denayer'in uyumsuzlukları ve kişisel hataları eklenince hem 3 gol yediler hem de 4 ciddi tehlike atlattılar.
Bana Donk ile Melo arasındaki fark sorulmuştu... Aynen şunu söylemiştim: Donk ileriye doğru katkı verebilen, yüksek toplarda etkili bir ön libero ama top rakipteyken yer seçimleri ve hamle zamanlaması yeterli değil. Dün de Donk maça iyi başlar görünse de genelde başarılı olamadı.
