Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Ah İstanbul Çeşmeleri ah!..

Salı akşamı saat sekizde eve döndüm ve dönmemle yıkılmam bir oldu..
Çünkü nerdeyse tam dört saattir ayaktaydım ve yürüyordum.. Arka arkaya üç sergiyi ayni güne sığdırmak zorundaydım..
Tamam.. Ama yürünecek yolların bu kadar uzun olduğunu hesaplamamıştım..
İlk durağım Dolmabahçe Sarayı oldu.
Tesadüfen öğrendim İstanbul Çeşmeleri sergisini. Pazartesi Kanyon'da Firavunun Kızı balesini izlerken arada yanıma Müşfika Hanım geldi..
Daha evvel bir resim sergisine gitmiş, hatta bir süslemesini alıp evime asmıştım. "Bu defa sergimize gelmediniz" deyince öğrendim. Salı son günüymüş. Gitmem, görmem gerek.. Çünkü..
İstanbul Çeşmeleri içimde ukde..
Dünya Roma'yı "Çeşmeler kenti" diye tanır. Sırf bu çeşmeler için Roma'ya milyonla turist gelir. Adamlar çeşmelerini, hatta Hollywood filmleri, Frank Sinatra şarkıları ile tanıtır ve öyle pırıl pırıl tutarlar ki, çeşmesiz Roma'yı düşünemezsiniz..
Oysa, Roma'da bir çeşme varsa, İstanbul'da on var.. Hem de ne süslemeler, ne mimari ve tarihle, kültürle.. Kimse bilmez..
Herbiri leş.. Bakımsız. Yıpranmış. Duvar gibi kullanıp büfe yapmışlar. Tente çakıp altına tezgâh kurmuşlar. O güzelim süslemeleri kazıyıp adlarını yazmışlar. Muslukları çalıp kurutmuşlar.. Rezilliğin bini bir para..
Yani İstanbul, İstanbul olsa, turizm şirketleri özel "İstanbul Çeşmeleri Turları" düzenler, her sabah..
Ama nerde bizde o kafa?.. O sahiplenme?.
Yahu hadi Anadolu'ya "Pagan kültürü, Hıristiyan kültürü" diye sahip çıkmıyoruz..
Bunlar bizim Osmanlı'nın çeşmeleri be?..
Şimdi işe bakın.. İşe sahip çıkana bakın..
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı, öncülük etmiş, 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesine ve 40 sanatçı bezemeleri ve minyatürleri ile Osmanlı Çeşmeleri üzerine harikalar yaratmışlar. Yarattıkları da Dolmabahçe Sarayı'nda sergileniyor.. Dolmabahçe Sarayı'nda yollar git git bitmiyor..
Hem de yağmur altında 15 dakika gittik.
Sergi alanı yüz metre boyunda bir koridor..
45 dakika falan içerde yürüdük. Sonra gene bir 15 dakika arabaya.. Yani bir sergi ancak böyle saklanır?. Yahu kolay bir yerde açsanız olmaz mı?. Bir de yağmur altında..
"Göremedim" diye üzülmeyin. Bir tekrar edeceklermiş. İki.. Kitabı hazırlanıyor.
Koleksiyonun tümünü görebileceksiniz.
İkinci durak Taksim.. Bunca yıldır İstanbul'dayım Taksim'in altına ilk defa girdim..
Yani semte adını veren suların taksim olduğu eski dev su deposu şimdi bir sergi alanı olarak düzenlenmiş..
Şerif Antepli de orada, paralel iki sergi açmış.. Filatelide Sinema ve Sinema'nın Büyüsü..
Antepli bir korkunç koleksiyoncu.. Ne iş yapar derseniz, biriktirir.. Ama biriktirdiklerini de paylaşır.. Böyle sergiler açar..
Dünya ülkelerinin sinema üzerine bastığı pulların koleksiyonu olağanüstü.. Neler var, neler.. Dolaşırken, beş yaşından bu yana sinema hayatımı yeniden yaşadım..
Neler neler var, inanmazsınız.. 15 nolu panoya yakından bakın.. Marilyn Monroe pullarına ayrılmış. Gine Bissau Marilyn pulu yapmış iyi mi?.. Daha iyisi.. Pulda ne var?. Bir derginin Marilyn kapağı.. Hangi dergi?..
Hayat.. Afrika devleti, bizim Hayat dergisinin kapağını pul yapmış.. Antepli de onu bulmuş iyi mi?.
Berlin Film Festivali'ni pul yapmayan Afrika devleti yok. Bu festivalde iki kez Altın Ayı alan Türkiye'nin PTT'si ise, Susuz Yaz ve Bal için bile pul yapma gereği duymamış.
Paralel sergi, Antepli'nin başlangıcından bugüne Türk sineması üzerine biriktirdikleri..
Yıllar öncesinin Beyoğlu sinemalarının yırtılmış biletleri bile var.. "Bu sinemadan çıkmayı beklemeden yere attığımız kâğıt parçaları bugün 25-30 lira biliyor musun" dedi, Antepli.. Gittiğim sinemaların biletlerini saklasam, şimdi ev alırdım İstanbul'da yahu..
Üçüncü sergi..
Onu uzun uzun yazmayayım da siz tıklayıp seyredin en iyisi..
Ritz Carlton'da Ekavart Galerisi'ndeki sergisine "Transfiguration" demiş, Sezin Aksoy.. Figürlerin Dönüşümü diyebilirsiniz..
Resimler var.. Birleştikleri yerleştirmeler var..
Mesela bir tavşan duvarda.. Altında tütsüler..
Meditasyon yapıyor tavşan.. Bir fil..
Önünde kitaplar.. Dizi dizi.. Bir konuk "Bu kadar lafı nasıl buluyorsunuz yazmak için" dedi..
Fil ve kitapların yanına götürdüm. "Resim ve yerleştirmenin adını okuyun" dedim.
Okudu.. "Okumak ve yazmak, benim aile geleneğimdir.."
Bir düşünen bay..kuş var.. Sezin'e "Modelin Serdar Turgut mu" dedim. Bu kadar benzeme olur. Tıpkı benim gibi fena halde Galatasaraylı İnci Aksoy'un galerisindeki bir resme fena halde takıldım.. "Kabuklarını kıran aslan".. Upuzun bir aslan kuyruğu.. Takıldığı hayvan bir civciv..
Bizim aslan dönmüş kanarya yavrusuna.. "Bari sen yapma İnci" dedim.. "Bir de sen vurma.."
Tıklama adresini unutmadım..
www.ekavart.tv

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA