AKŞAM'DA bir fotoğraf.. Bir zodiak teknede önde iki hanımefendi. Arkada Nebil'le ben.. Başkaları da var.. Ama resim altında sadece Nebil ve ben yazılıyız. Öndeki yengelerimi (Ağbimin ve kardeşimin eşleri) ve arkadaki Ercan'ı tanımamışlar. Öğrenme gereği de duymamışlar. Günümüzde bir resim altında tüm bu bilgilerin olması gerektiği unutuldu. Çünkü gazetecilik unutuldu.
Resmin haberi ne bilir misiniz?.
"Hıncal Uluç, tekne ile Türkbükü'nü koy koy dolaştı ve esnafın dertlerini dinledi.."
Bodrum'a gelirken yığınla dostumdan tekne daveti aldım. En başta da Kahraman Sadıkoğlu.. "Savarona orda ve emrinde" dedi.. "Aman emrimde kalsın yeter" dedim. Ben iskeleye bağlı tekne severim sadece..
Fotoğrafı gören, altını okuyan telefona sarıldı. En başta da Muzo.. "Hıncal ağbi, Hıncal ağbi bizi ektin.."
Efendim, perşembe öğleden sonra Fatih Hoca'nın evine gideceğiz, kahve içmeye.. Hocam "Yukarı sıcak, deniz kenarı serin" dedi.. Yukardan aşağı bir 50-100 metre merdivenli yol var. İnerken kolay da, çıkarken..
"Biz aşağıda iskele başına park ederiz. Sen bizi ordan aldır" dedik.. Denizden 50 metre gittik, zodyakla.. Hepsi o..
Sabahtan akşama zodyakla Türkbükü'nün tüm koylarını dolaşıp, dert dinlemişiz.. Yani bin şükür.. "Hıncal'la Nebil, iki çıtırı tekneye attı" da diyebilirlerdi..
"Gazetecilik niye bu hale geldi" diyeceksiniz.. Ben başka soru sorayım..
Bu ülkede bir hafta boyu Komutan krizi yaşandı. Bir yığın, ikili, üçlü, çoklu görüşme yapıldı. Bir yığın teklif gitti, geldi.. Resmen açıklanana kadar bir tek gazetede atamalarla ilgili bir tek doğru haber, görüşmelerden elde edilen tek satır bilgi buldunuz mu?.
Gazeteci haber alma kaynakları olan, habere ulaşan ve yazan adamdır. Verilen, sızdırılan, yazılması istenen, ya da uydurulanları yazan değil!..