Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Rijkaard herkese hakaret ediyor!..

Rijkaard geçen yıl kaybedilen her puandan sonra futbolculardan birini, hatta bir kaçını aslanların önüne atar, onları kurban edip kendini kurtarırdı. Futbolcu Rijkaard'ın ihtişamının gölgesinde kalan Türk medyası da, adamın nasıl bir hocalık acizi olduğunu fark etmez, onun yetiştiricilik, hazırlayıcılık ve taktik yönlerinin nerdeyse sıfır olduğunu görmez, insan psikolojisinden nasıl habersiz olduğunu da fark etmez "Sabredin" der dururdu.
Galatasaray elindeki dünya çapındaki kadroyla Avrupa'dan tez elendiği, ligde alay konusu olan Fener'in on puan gerisinde kaldığı halde "Sabredin" şarkıları bu yıl da devam etti. Galatasaray beşinci sınıf Avrupa takımları önünde dökülürken, lige de 2 haftada 0 puanla girmeyi başardı.
Takımın attığı 18 kornerde tek pozisyon yaratamadığına bakmayan ve "Ben bu takıma bir duran top çalıştırması yaptırmayı bile beceremiyorum" demeyen, ama iş savunmaya gelince gene duran toptan gol yiyen Rijkaard bir kez daha suçu futbolculara attı.
"Elimdeki kadro yetersiz. Bu takımda lider futbolcu yok" demek cüretini ve basiretsizliğini de gösterdi.
Ve ne gariptir, benim sevgili medyam "Geçen yıl elinde iki takımı şampiyon yapacak kadro varken ne yaptın da, bu yıl eksiklerden şikâyet ediyorsun" deme yerine Rijkaard'a hak verdi.
Rijkaard'ın sahaya çıkardığı takım aslında Galatasaray yönetimi ve Başkan Adnan Polat'a hakaretti.
Kenarda Brezilya Milli Takımı'nın direkt adamı Elano ve Olimpik Marsilya ve Sunderland gibi, Fransız ve İngiliz futbolunun önde gelen iki takımına kaptanlık yapmış Lorik Cana otururken, sahaya sürülen onbirin, geçen yılki felaketin asıl sorumlusu orta sahadan (Barış, Ayhan, Mustafa) oluşması, Adnan Polat'ın yüzüne tükürmek, "Senin geçen yıl aldıkların da, bu yıl transfer ettiklerin de on para etmez. Bak ben gene geçen yılın kazmalarıyla sahaya çıkmak zorunda kalıyorum" demekti. Polat, "Yağmur yağıyor" dedi ve geçiştirdi.
Rijkaard'ın ikinci hedefi, geçen yıl bitirmeyi açık seçik hedeflediği, sonunda kapalı seyircisine yuhalatmayı başardığı Arda'ydı.
Bursa maçında Arda'yı sağ çizgi üzerine kilitleyip Vederson'a yem yaptı. Arda'nın serbest oynaması gerektiğini, böyle oynadığı zaman tutulmaz olduğunu futbolu bilen herkes bilir. Ama Sivas maçında, santrforsuz başladığı oyuna hem de iki santrfor soktuğu son dakikalarda ve takım yenik durumda iken, onlara top atabilecek tek adam Arda'yı kenara alarak küstüren Rijkaard, bu defa da, Arda'nın o sağ çizgide hiçbir şey yapamadığını göre göre 90 dakika oyunda ve orada tuttu ki, seyirci kaptanı bir daha yuhalasın.
O kahrolası 4-3-3'ünden "Elimdeki kadro yetersiz" demesine rağmen vazgeçmiyor. "İyi hoca kadroya göre taktik seçer" diyemiyor. Kabul.. Hiç değilse Kewell ile Arda'ya yer değiştirip, Arda'yı çok daha alışkın olduğu sol kanatta deneyemez miydi?. Denemedi bile.. Çünkü kafasında Arda'yı bitirmek vardı.
Sahada bitirdi. Yetmedi maçtan sonra "Lider futbolcu yok" diyerek açık seçik Kaptan Arda'yı gösterdi.
Arda'yı Kaptanlığa ben önerdim. Ama geçen yılki Kapalı Tribün, Ultraslan ihanetinden sonra küsmesi üzerine "Ondan kaptan olmaz. Bu kadar duygusal adam, takımı arkasından sürükleyemez. Onun idare edilmeye ihtiyacı var" diyen de bendim. Rijkaard'ın Arda'yı bitirme taktikleri, Kapalı Tribün'ün sebeplerini artık bildiğim ihaneti ve Arda düşmanlığı, kaptan yuhalanırken, ona sahip çıkacağına "Tribün bizi uyarıyor" diyebilen Başkan'ın tutumuna bakınca Arda'ya "Bu forma altında sana hayat yok, git" diyen de ben oldum. Arda kaldı ve görüyorsunuz her maç biraz daha tükeniyor. Medya da bu tükenmeye çanak tutuyor.
Rijkaard, bir futbol zavallısı.. Hiçbir şey bilmiyor. Galatasaray da umurunda değil. Rijkaard tatilini kesmediği için Galatasaray sezonu 15 gün geç açtı. Kaptan Cüneyt Tanman yazdı.. "Sezonu geç açtılar. Yetiştirmek için aşırı yükleme yaptılar ve bu sakatlıklar ortaya çıktı.."
İnsan ve sporcu psikolojisi özürlüsü Rijkaard, daha ilk maçta, geleceğin Hakan Şükür'ü olma yolundaki Mehmet Batdal'ı bitirdi. Milan Baros kenarda otururken, oyuna, hayatında ilk kez birinci ligde oynayan bu gençle başladı. Onun bu baskıyı kaldırmaya hazır olmadığını bile bile.. Çünkü ne fizik, ne moral hazırlamamıştı. Ve de 15'inci dakikada Baros'u ısınmaya göndererek, genç adamı bitirme hamlesine başladı. Galatasaray golü yer yemez dışarı alarak da, infazı tamamladı. Bir insan bu kadar insan psikolojisi cahili olabilir miydi?. Cahil değilse, yaptığının insanlık dışı olduğunu bilmesi gerekirdi.
Mehmet Batdal, Rijkaard kalırsa, derhal Galatasaray'dan ayrılmalı. Bu genç adam müthiş bir yetenek. Bir santrforda olması gereken her şeye sahip. Ona inanan, sahiplenen ve öğreten bir hoca ile kısa zamanda milli takımın yıldızı olur. Rijkaard ile kalırsa yok olur gider.
Söz Batdal'dan açılmışken.. Galatasaray'ın kaleciye de ihtiyacı yok. Aykut da, Ufuk da, bu ülkenin en iyi kalecilerinden. Bir kaleci için en önemli şey oynamak. Maç eksikliği en çok kalede hissedilir.
Turgay Şeren bile "Kaleci lazım" demiş. Biz Turgay'ın, Yasin'in, hatta yakın geçmişte Simoviç'in ne goller yediklerini biliriz. Ama zamanın yöneticileri onlara güvendiler ve Galatasaray tarihinin en iyi üç kalecisi ortaya çıktı.
De Sanctis'in, Leo Franco'nun Galatasaray'a hem de haftalar boyu ne maçlar kaybettirdiklerini hemen unutanlar, daha ikinci hafta "Yabancı kaleci" borusu çalmaya başladılar. Rijkaard gibi dökülen bir adama bir yıl sonra hâlâ "Sabır" diyenler, ayni kişiler, hayret..
İşleri Galatasaray'a destek değil, köstek olmak olan Kapalı Tribün ve onun kim bilir kime hizmet eden adamları, her maç bir başka Galatasaray futbolcusunu yuhalar ve o koca takımı paçavraya çeviren Rijkaard'a sahiplenirken bu işler nasıl düzelir bilemiyorum..
Ama Koskoca Galatasaray'da birileri bir şeyler yapmalı..
Bu birileri yönetimde yok. Murat Yalçındağ, Cemal Özgörkey, Ali Haşhaş, Taner Aşkın'ın sus pus olduğu yönetimden hayır yok.
İşleri çay içip bisküvi yemek olan Divan'dan hayır yok. Kim bilir kaç kez göreve davet ettiğim, "Bir araya gelin. Bir toplantı yapın. Bir bildiri yayınlayıp yol gösterin" dediğim eski başkanlardan, başta Selahattin Beyazıt, Alp Yalman, Faruk Süren, Mehmet Cansun'dan hayır yok..
115 imza toplayıp olağanüstü kongre toplamayı dahi beceremeyen şaşkın muhalefetten hayır yok..
Yani manzara-i umumiye şu..
Galatasaray ölüyor. Ağlayanı yok!.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA