Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Uzlaşma(ma)nın en iyi yolu..

CHP'yi ve onun liderini yazmaya niyetliydim bugün.. Seçimden yenik çıkan, çıktığı için görevi bırakması gereken ama bırakmak bir yana, birbirinden şaşkın tutum ve davranışlar içinde, en sıkı CHP'lileri bile umutsuzluğa sevk eden bir lideri..
Ama, Simav'da depremden çıkmış insanları teselli etmeye, onların yaralarını sarmaya, umut ve güven vermeye gitmiş başbakan öyle bir laf etti ki, kafam darmadağın oldu..
Yani "Yazsam ne olacak, yazmasam ne olacak" dedim kendi kahrolmuşluğum içinde..
"Tükürdüklerini yalayacaklar, göreceksiniz.."
Kim yalayacak tükürdüğünü.. Milletin vekilleri.. Bizzat Başbakanın "Kutsal" dediği sandıktan, hem de her dört kişiden birinin oyunu alarak çıkmış milletvekilleri, tükürdüğünü yalayacak..
Kim söylüyor bunu..
Bu milletin her iki seçmeninden birinin oyunu alarak, üst üste üçüncü kez harika bir seçim zaferine ulaşmış, tüm dünya siyasetçilerinin gıpta ettiği bir lider..
Zafer gecesi Balkon'dan "Uzlaşma" vaad eden bir lider..
CHP'nin aldığı "Yemin etmeme" kararını bu ülkede doğru dürüst savunan yok. Savunulmaz da zaten..
Türkiye'nin sorunlarının tek çözüm yeri Büyük Millet Meclisi.. O zaman oraya geleceksin ve kolları sıvayacaksın..
Boykot yanlış bir karar..
Cumhurbaşkanı devreye girmiş.. Ara bulmaya çalışıyor ve önemli adımlar da atıyor.. Meclis Başkanı (Henüz seçilmese de belli), "Her karar yeniden ele alınabilir, düşünülebilir" diye, CHP ve BDP'ye "Makul ve demokrat olma" tavsiyeleri yapıyor.. Ki bu ülkede yaşayan herkes biliyor ki, Cumhurbaşkanı da, Meclis Başkanı da, seçimden zaferle çıkan liderin bu makamlara uygun gördüğü kişilerdir..
Ama Başbakan "Tükürdüklerini yalayacaklar" diye meydan okuyor..
Sanki istiyor ki, kararlarını geri almasınlar.. İstiyor ki, Meclis'e gelmesinler.. Gelirlerse olay olsun.. Ortalık karışsın.. Çünkü biliyor ki, bu karışıklık, o ortamı yaratanları yıpratacak..
Peki ama, bu mudur?.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonunun, artık böylesi küçük hesaplara dönüp bakmayacak kadar büyük olması gerekmez mi?.
Erdoğan, sadece ülke içinde değil, dışında da müthiş bir grafik yakaladı.. Bir zamanların Üçüncü Dünya Lideri Tito'nun benzeri bir konuma yükseliyor..
Bugün soğuk savaş yok.. Ekonomik savaş var.. Bir Batı var.. Bir de Doğu.. Ve bu ikisinin ortasında, Orta Doğu.. Fevkalade kritik ekonomik ve jeopolitik durumu ile Orta Doğu.. Bu Orta Doğu'nun lideri, dünyayı yönetenlerle ayni masaya oturur. En fazla beş kişinin oturduğu yuvarlak masaya..
İçerde istikrarı, Orta Doğu'da güveni sağlamış bir Erdoğan, Obamalar, Putinler'le ayni masaya oturur, Merkel'den, Sarkozy'den, Berlusconi'den evvel hatta.
Erdoğan'ın vizyonu bu olmalı..
Bu ülkede 2 oydan birini alan, Müslüman Dünya'da giderek rakipsiz hale gelen bir Liderin vizyonu artık daha küçük olamaz. Olmamalı..
Erdoğan'ı bu dünya liderliğine götürecek yol, Uzlaşma'dır..
CHP ile uzlaşarak, Batı'yı hayran bırakacak bir demokratik Anayasa'yı hazırlamak..
BDP ile uzlaşarak, Kürt sorununu kökünden çözmek, iç savaşı bitirmek.
İsrail ile uzlaşarak, Orta Doğu'da çözüm arayanların ilk baş vuracağı lider olmak..
Bu ülkenin bütün insanları ile uzlaşarak, kendisine oy vermeyenleri "Öteki" olmaktan çıkarmak.. AKP'nin değil, ülkenin lideri olarak her ama her vatandaşı kucaklamak. Türkiye'yi iç huzur ve barışa ulaştırmak.
Sayın Başbakan..
İç siyasal sürtüşmelerle uğraşma devriniz geçti. O savaşı kazandınız.. Bitti..
Bu ulus, sizi artık bir dünya lideri olma yolunda görmek istiyor..
Lütfen vizyonunuzu, hedefinizi büyük tutun..
Lütfen, ayrım yapmadan tüm ulusu kucaklayın.
Küresel dünyada, artık minnacık sınırlara sıkışmış hedeflerle, "Dünya Lideri" olmak mümkün değil!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA