Günümüzde İstiklal Mahkemelerine sövmek de moda oldu ya.. Amaç aslında Atatürk'e sövmek de, yasa var, suç.. Bizim Cin(!) yazarlar, yasayı aşmanın yolunu böyle buldular. "Atatürk'le ilgili her şeye sövmek.."
Şimdi "Ne alakası var" diyeceksiniz. Sadede geliyorum..
Günümüzde, Bodrum, hatta hayalleri süsleyen tatil yöresi.. Van'ın adı da "Şark hizmeti.."
Yani bugün devlet memurlarını doğuya zorla gönderiyor.
Yetmiyor.. Ceza yeri orası.. Van'a "Sürgün" ediyor..
Oysa 1925'te İstiklal Mahkemesi'nin seçtiği sürgün yeri Bodrum.. Cevat Şakir'i oraya sürgün etmişler.. Ve de ne kadar doğru etmişler.. Bodrum günlerimde öğrendim bu yıl.. Geçmek bilmeyen 10 günlük bir cehennem..
Oysa Van..
Şairin "Elhak bu ne halet, bu ne hoş ab-u havadır/ Allahım, bu ne hal, bu ne hava, bu ne sudur" dediği yer asıl bura olmalı..
Yani bir yaz akşamı hafif üşüyüp, hırkayı omza atmak ne harikulade bir duyguymuş meğer..
Göl.. Yani biz öyle diyoruz.. Van'da herkes ,"Deniz" diyor.. Bir deniz manzarası.. Gevaş'a kadar gittik sahil yolundan.. Trafiksiz Boğaz Yolu.. Anlayın..
..Ve de tarih.. 3 bin yıllık Anadolu tarihi.. Dünyanın en eski uygarlıkları burda.. Urartular, Hattiler, Hititler.. Komanegeler daha neler neler.. Nereye baksan, nereyi kazsan tarih..
Yani bir turist daha ne ister?..
O da var..
İnsan!.. Van insanı.. Gözlerinizin içine nasıl sevgiyle, nasıl sıcak bakıyorlar?. Sizin için nasıl ellerinden geleni yapmaya hazırlar?. Nasıl candan, nasıl koşan, nasıl yardım eden insanlar onlar..
..Ve de tabii, midelere hiç ağırlık yapmadan ağızlara tad..
Van lezzeti.. Sebzeler, meyveler, etler, sütler, yumurtalar, hepsi doğal.. Hepsi bahçeden, bağdan, taze.. Van kahvaltısı.. Van Aşları..
Dahası.. Bir kaç yıl önce gidişimizde, en büyük eksik otellerdi.. Şimdi, Doğu'nun bir yanda iş merkezi, Paris'i, öte yanda tatil yöresi, St. Tropez'i olma yolundaki Van'a modern oteller ve tatil köyleri başlamış..
Rescate diye bir otelde kaldık. Yeni.. Olağanüstü, her şeyi ile.. Ankara'da bir butik otel yapmış, Vanlı iş adamı Kurtuluş Akay.. Harika iş yapınca "Otelcilik iyi iş" demiş ve sormuş kendine "Sen Vanlısın, niye Van değil?."
Bu otel öyle doğmuş.. Rescate tatil köyü de yolda..
Rescate ne?. Kırk yıl düşünsem aklıma gelmez..
Otelleri Uluslararası bir zincir olarak düşünmüş, Kurtuluş Bey.. İsim de uluslararası olmalı.. Ayni zamanda adı da olmalı.. Adını duymalı dünya..
Kurtuluş'un İngilizcesi "Rescue" kulağına hoş gelmemiş. İspanyolcası "Rescate (Reskate okunuyor) çok melodik oysa..
Öyle koymuş..
Kapının önünde bir beyaz limuzin.. Denizin kenarında da bir "Mavi Tur" teknesi konukların hizmetinde..
Ankara Rescate'nin işi ve şirketi çok iyi bilen başarılı Genel Müdürü İrem Tinli Angün de şarka sürülmüş(!).. Yani cennete..
Sabah kahvemi getiren delikanlı, Sıtkı "Hıncal Bey yıllar sonra size gene hizmet etmek kısmetmiş" dedi.. Sera'da, bizim Özer'in orda çalışmış yıllarca, Antalya'da..
"O ayarda oteller kendi kentimde açılmaya başlayınca, gurbette kalmaya gerek kalmadı" diyor..
Bir dönenler var.. Van'daki geçim zorlukları, işsizlikten gidenler, geri dönüyorlar.. İki.. Van, bu ülkenin en çok göç alan kentlerinden biri olmuş.. Hızla gelişen ekonomi.. Huzurlu yaşam, Van'ı cazibe merkezi yapmış..
"Deprem olmasa, ne yollar almıştık.. O korkunç günler hız kesti. Millet yaşam telaşına düştü. Pek çok aile başka kentlerde yaşayan akrabalarının yanına kaçtı..
Şimdi yavaş yavaş geri geliyorlar. Canlılık gene başladı.. İki yıla kalmaz, Van bu ülkenin en gözde yerlerinden biri olur" diyor, Vanlı Nuray.. Van boyu yanımızdan ayrılmayan dost!..
Nuray, 100. Yıl Üniversitesi yöneticilerinden. Yaşamdan Dakikalar ekibiyle Van'a gittiğimizde tanışmıştık. Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü..
Konteyner evde yaşıyor..
Bu kadar "Umutlu" konuşan o!..
