Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bir bahçe kalmış geriye..

Van, baştan sona elden geçiyor.. Yollar, binalar yeniden yapılıyor nerdeyse.. Dolana dolana gidiyoruz. Mustafa, Ahmet'e tarif ediyor.. "Burası" dedi.. Durduk.. Bir bahçe duvarı.. Önünde bir demir kapı.. İçerde yapı falan yok.. Bir iki ağaç, otlar..
Bizim Van'daki evimizden kalan işte bu.. O zaman ağır hasar görmüştü zaten.. Kalanı da satmış aile.. Yeni sahipler de bir şey yapmamış.. Boş arsa.. İçeri giremedik.. Duvarın üzerinden baktık.. O bile Serpil'i ağlatmaya yetti..
Bizim ev, Van'ın en dışındaki evdi, 1945'te.. Camdan baktım mı, kışın bembeyaz ovayı görürdüm. Bahar gelip kar kalkınca da bir yemyeşillik ortaya çıkardı bir sabah aniden ve Van kadınları doldururdu ovayı.. Van'ın ünlü otlu peynirlerinin otlarını en taze günlerinde toplamak için.. Ev sahibinin kızı Suzan, en iyi arkadaşımdı. Yaşıtım.. Bir de bizim Kilis'ten akraba Maarif Müdürü Metin Keçik amcanın kızı Suay.. Üçümüzün tüm günü o ovada geçerdi. En sevdiğimiz oyun da, uzaktaki harabeler arasında saklambaç..
Şimdi bizim ev (Yani arsa artık) şehrin nerdeyse merkezi.. Öyle büyümüş Van.. Resimler çekildi.. Serpil ağladı.. Karınlar acıktı..
"Haydi Van Kalesi'ne gidelim. Serpil hem kaleyi görür, hem de orda nefis bir Ayran Aşı içmiştik. Onu tadarız gene" dedim. Mustafa, niyetli.. "Bize gidelim" dedi.. "Tanrı misafiri.. Allah ne verdiyse.."
Vakit az, görecek yer çok.. "Size bir kahve içimi uğrarız, Mustafa" dedim.. İstikamet Van Kalesi.. Serpil gene bayıldı.. Her gördüğüne bayılıyor zaten.. Ama açık hava restoranı ramazan dolayısı ile sadece ızgara yapıyor.. O da balık..
Mustafa "İlle bize" diye dayatıyor ama, ben de "İlle Hikmet Kardeşime" diyorum.. Serpil Akdamar Adasını görmek istiyor ama vaktimiz yok.. "Hiç değilse karşıdan görürsün" diyorum.. Hikmet'in Deniz Grand Tesisleri hem restoran, hem de Akdamar teknelerinin iskelesi çünkü.. Gevaş yolu da dünya güzeli.. Hikmet'te enfes Van özel yemekleri var, tadı senelerdir damağımda.. Bir taşla kaç kuş..
Enfes yolculuk, enfes ağırlanma, enfes yemekler ve söylemeye gerek yok, Serpil gene bayıldı..
"Şimdi işte Van çayı zamanı" dedim, Mustafa'ya.. Eve telefon etti.. "Hanım çaya geliyoruz" diye..
Evimize gidiyoruz yıllar sonra.. Binamız yıkılmış, ama "Evimiz, yuvamız" Ahmet Saidoğlu'nun torununda yaşıyor.. Mustafa'da..
Mustafa nasıl harika bir Vanlı.. Hangisi değil ki, zaten.. Onu size ayrı anlatacağım, "Harika" derken, az bile dediğimi anlamanız için..
Doğu insanını, Van'ı, Vanlıları iyi tanımamız gerek, yanlış kalıplardan, peşin hükümlerden kurtulmamız için.. Sımsıkı ve sımsıcak kucaklaşmamız için..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA