Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Yazıların da ruhu vardır!..

Yurtsan (Atakan) kardeşimin ölümünün ardından yazmıştım.. Pek çok mail aldım, acımı paylaşan.. Aralarından bir tanesini ayırdım. Önce okuyun.. Neden ayırdığımı anlayacaksınız.. Yazanın adını vermiyorum. İzin alma fırsatım olmadı çünkü..
"İletişim hızı konusundaki yazınızı bir de şu açıdan değerlendirmek lazım.
Eğer Yurtsan Bey'in vefat haberini olay tarihinden 3 ay sonra alsaydınız sizin için 3 ay daha fazla yaşamış olacaktı.
Diğer sevenlerinin acısı küllenmiş iken siz henüz o acıyı içinizde çok derin olarak hissedecektiniz.
Yani kendi sosyal çevreniz ile aynı acıyı ve aynı sevinçleri eş zamanlı olarak tadamayacaktınız. Bu da sizi gündem dışı sosyal olmaya itecektir."
"Gündem dışı sosyal olmak" nedir anlamadığımı itiraf edeyim önce.. Şimdi..
Sevgili okur, yazıları öyle satır satır, kelime kelime sözlük anlamı ile okumak zorunda mısınız?. O zaman yazı yazmak ne kadar kolay, ne kadar düz olurdu?. O kadar basit, o kadar düz bir yazıyı okumak size ne kadar keyif verirdi acaba?.
Siyasal Bilgilere girdiğimizde, bize "Hukuk" olarak, kanunların bir lafzının, yani kelime kelime anlamının, bir de ruhunun, yani derinliklerinin olduğunu öğretmişlerdi. Yasalar hukukun temeliydi ama, sadece yazılımlarıyla değil. Ruhunu da bilirsen, anlayabilirsen, o zaman Hukukçu olabilirdin.. Yazıların da ruhu vardır Sevgili okur.. Yazının tadı da odur aslında.. İçindeki mizahı, ironiyi, hicivi sezmek.. Bu okura düşer, yazara değil.. Onu da anlatmaya kalktın mı, fıkrayı anlattıktan sonra bir de "Anlamayan vardır" diye espriyi izah edenin gülünçlüğüne düşersin..
"Ben sanal medyayı kullanmadığım için, Yurtsan'ın ölümünü, sanal medya ile yatıp kalkan Haşo'dan bir gün sonra öğrendim.. Yurtsan benim için bir gün daha yaşadı" deyişimde.. Hüzünlü bir felsefe var.. Bir yaşam ve ölüm felsefesi.. Asırlardır düşünülen, çok tartışılan.. "Bilmediğin şey yoktur.." Yok mudur sahiden?..
İroni var.. Sanal medya taşlaması var, hafiften..
Mizah var, eleştiri var, yani..
Düpe düz bakmazsanız, neler neler var.. Hatta yazanın bile düşünmediği, aklına getirmediği şeyler bulabilirsiniz, yazının ruhunu okuyabilirseniz..
Öyle okuyun yazıları.. Öyle okuyun ki, tadını çıkarın..
"Şunların bir açığını yakalayayım da, yüzlerine vurayım" diye okumak ya da televizyon, film, konser, oyun, şov, her neyse onu seyretmek keyfinizi kaçırmaktan başka işe yaramaz..
Ha.. Okumak ve izlemek değil de yanlış bulup kaleme sarılmak hoşunuza gidiyorsa ille de, devam edin.. Ama bir de doktora görünün.. Bakarsınız "Takıntılı" çıkarsınız..

***

Bunu derken.. Aman yanlış anlamayın.. Fikir tartışmasına, sonuna kadar, balıklama girin.. İfade özgürlüğü, kullanıldığı zaman anlam ifade eder.. Sanal medya bugün bu imkanı herkese sağlıyor..
Ayni fikirde değilseniz, ayni fikirde olmadığınız kişiye de yazabilirsiniz, sanal ortamda herkese de.. Bunun için bilgisayara, ya da cep telefonuna yazıp "Tık" demeniz yeterli.. O kadar kolay..
Ben her fikre özgürlük diyenlerdenim. Tartışmaya sonuna dek açığım. Ama "Fikir tartışması"na.. Takıntılara değil.. Yazının derinliğine girip tartışıyorsanız kabul.. Sadece şekline bakıp yazmayın ne olur!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA