Pazartesi gecesi nasıl mutluydum, Kadıköy Süreyya Salonunda..
Borusan Kuartet, sezonu açıyordu.
Dünya çapında Quartet, ama benim dostlarım, kardeşlerim, Esen, Olgu, Çağ ve Efdal'di onlar..
Bir defa salon, localar, balkon, her yer tıklım tıklım doluydu. Ona mutluydum.
İkincisi, ulusal gururumuz Borusan Kuartet, Beethoven'e ayırdığı bu sezonun ilk konserinde harikaydı, ona mutluydum..
Tagore'un çok sevdiğim, sık sık tekrarladığım bir sözü vardır.. "Aleve aydınlığı için teşekkür et, ama tükenmeyen bir sabırla gölgede durarak lambayı tutanı da unutma.."
Gürer Aykal.. O gece orada bile yoktu ama ben ona teşekkür ettim. Bu çocukları keşfettiği, bu kuarteti kurduğu, hep yanlarında olduğu, eğittiği, eleştirdiği ama hep, hep teşvik ettiği için.
Bugün böyle bir ulusal gururumuz varsa, Gürer'e borçluyuz.. Bir de kültür ve sanata yıllardır bu kadar yatırım yapan Borusan'a tabii..
Beethoven'in 15 yaylı sazlar dörtlüsü var. Borusan Kuartet bu sezon, bunların 12'sini, dört konserde seslendirecek.
Beethoven'in dörtlüleri, erken, orta ve geç dönem yapıtları diye adlandırılır. "Erken dönemdekiler tam bir Haydn esinlenmesidir" dedi, Esen, sunarken.. "Orta dönemde Beethoven kimliği ortaya çıkar. Bu dönemde kulak zayıflamağa başlamıştır. Geç dönemde ise kulaklar tüm sağırdır. Bu dönemin eserleri tam anlamıyla, bir iç dünyanın dışa vurumudur."
Konser programları üçer dörtlüden oluşuyor. Her dönemden bir tane..
Böylece Beethoven'deki müthiş gelişimi de bir konser içinde yaşamış oluyorsunuz.
Açılış konserinde, 1, 11 ve 12 numaralı Yaylı Çalgılar Dörtlülerini seslendirdiler..
12 muhteşemdi tabii. Hele finali..
Ama ben gene de 2 Aralık'taki konseri iple çekeceğim. Çünkü orada 14 numaralı dörtlü var. Yani Beethoven 131.. Yani size de anlattığım o enfes filme konu olan Opus 131.. "A Late Quartet/ Son Konser"in DVD'sini bulur bulmaz alacağım.. Philip Seymour Hoffman ve Christopher Walken'in unutulmaz oyunları ile, müthiş bir müzik ve enfes bir öyküydü.
Son konserleri için Beethoven 131'i seçmişti, kuartet.. Dünyanın en zor yaylı çalgılar dörtlüsünü.. Çünkü 40 dakikalık yapıta "Bölüm arası" koymamıştı besteci. 40 dakikada çalgının akordunun bozulmaması mümkün değildi.
Beethoven, bu eseri seslendireceklerden, akort bozulsa bile uyumu bozmayacak bir ustalık istiyordu yani.. Filmde öğrendim.. Çıkar çıkmaz, Çağ'ı aradım.. "Bu filmi mutlak görün.. Hem de hep beraber gidip görün" diyeceğim..
Açılmadı..
2 saat sonra Çağ aradı.. "Ağbi açamadım, prova yapıyorduk" dedi.. "Ne provası" dedim.. "Beethoven 131" demez mi?.
Yani böyle bir şey olur mu?.
Oldu işte.. O Beethoven 131, 2 Aralık'ta Süreyya'da işte..
Hadi benim yerimde olun da iple çekmeyin..