Özgen Acar'la hayat yolumuz çok kesişti..
Mülkiyeli kardeşim bir defa.. Gazeteci ikinci defa.. İkimiz de Cumhuriyet'te çalıştık, o hâlâ orda.. Özgen!'in özel merakı arkeolojiydi. Yani deyim yerindeyse, Türkiye'nin ilk arkeoloji muhabiriydi.
Benim özelim arkeologdu.. Holly..
Bizim Mülkiye'ye bağlı Basın Yayın Yüksek Okulu yeni kurulmuştu. Unesco kuruluşa maddi destek olurken "Nazari okul olmasın. Hocalar gerçek gazetecilerden seçilsin, gerçek meslek okulu olsun" demişti. Bir de burs vermişler.
Okul bu vasıfta olanlardan üç aday gösterecek.
Unesco Paris merkezi birini seçecek..
Müdür, okuldan da hocamdı. Beni aradı.. "Seni aday gösteriyoruz" dedi.
Kızılay'da Özgen'e rastladım. Onu da aday göstermişler.
Bir de adını hiç duymadığımız üçüncü biri var.
Özgen'le şakalaştık, "Hangimiz gideriz" diye..
Paris, o üçüncüyü seçti.
Ertesi yıl Müdür hocam gene aradı.. "Seni gene aday gösteriyoruz" diye.. Özgen'i de göstermişler gene.. Gene adını bilmediğimiz biri daha..
Paris gene o üçüncüyü seçti.
Üçüncü yıl hocam gene aradı.. "Kusura bakmayın hocam" dedim. "Sizi çok severim ama, liste doldurucunuz olmaktan bıktım. Kabul etmiyorum.."
Kızılay'da Özgen'i gördüm.. Ona da üçüncü kez teklif etmişler. O da reddetmiş bu defa.. Bakar mısınız?.
Şimdi nerden çıktı bu Özgen?.
Özgen Acar'a Lizbon'da "Avrupa Kültürel Mirasında bilinçlenmeyi arttırma" ödülü vermişler. Ödülü bizzat Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal C. Silva sunmuş.
Bilir misiniz ki, 450 parçalık Krezüs hazineleri, 7400 Hitit tableti, Marsiyas Heykeli, Ödemiş Camisinden çalınan minber kapısı, Elmalı Definesi, Yorgun Herkül Heykelinin çalınan üst parçası, Özgen Acar'ın bitmez tükenmez çabalarıyla bu ülkeye, evlerine dönmüşlerdir.
Özgen'e bizim vermemiz gereken ödülü el oğlu veriyor. Bizde haber bile olmuyor..