Pazar günü, Hisar'dan Balta Limanı'na gidiyorum sahil yolundan.. Yürüyerek beş dakikalık yol, araba ile bir saat 15 dakika sürdü. Onu ayrı yazacağım..
Önümde bu 34 HS 0531 gidiyor.. Ön camında da, yarı beline kadar sarkmış 5 yaşında bir çocuk..
Çocukları kucakta da olsa öne oturtmak suç. Çünkü cinayete teşebbüs. Saatte 15 kilometreyle giderken çocuk başını ön cama çarpsa, ölür. Dünya denemiş. Hızlı çarpsa, açılan hava yastığı çocuğu boğar.
Yani suç olmasa da, bir anne, bir baba bunu yapar mı?.
Ercan'a "Plakayı al, pazartesi bana ver" dedim.. Pazartesi sayfada geçen haftadan kalan trafik yazısı var zaten. Salıya bıraktım.. Öğleden sonra Ercan önüme bir gazete koydu.
"6 aylık Burak ön koltuktan ölüme fırladı" yazıyordu başlıkta.. Baba çarpınca, önde annesinin kucağında oturan Burak ön camdan dışarı uçmuş ve anında ölmüştü.
Anneler, babalar, yakınlar, her kimseniz.. Bu cinayeti işlemeyin "Bize olmaz" demeyin. Kim "Kaza" için "Bana olur" der ki.. O zaman adı "Kaza" olmazdı zaten.. Kaza herkesin başına gelir. En çok da "Bana gelmez" diyenlere gelir. Çünkü onlar daha pervasız sürerler..
..Ve polisler.. Artık her türlü polisin her türlü yasa dışılığa müdahale hakkı var. Tüm polisler.. Bu cinayete teşebbüs edenlere acımayın, insaf etmeyin, cezayı basın. Bir bebeği, bir çocuğu ölümden, kalanları vicdan azabından kurtarırsınız..

İstanbul yeni Emniyet Müdürü Selami Altınok aradı dün sabah erkenden.. "Yazınızı okudum. Arkadaşların ilgilenmemesine de çok üzüldüm" dedi. "Mavi ışıldak yoktur. Yasaktır. Emir verdim. Tüm Emniyet bu tür ışıkları kullananları takip edecektir. Yazdığınız plakaların bulunması için de talimat verdim. Bu kentte ayrıcalık olmayacaktır. Ben Emniyet mensuplarına bile göreve gitmiyorlarsa, ışıldak, siren, mikrofon kullanmayı yasakladım. Bundan böyle herkes İstanbul halkı nasıl gidiyorsa, öyle gidecek" dedi.
Teşekkür ettim. Yeni Müdürle en kısa zamanda buluşup sohbet etmek üzere de sözleştik..