İstanbul Resitalleri'nin dokuzuncu yılına, kurucusu Kamil Şükun aramızda olmadan girdik.. Genç yaşta kaybettik onu geçen yıl.. Ama Resitalleri devam ediyor.. Ne mutludur, yukarlar da bizi izlediği yerden..
İstanbul Resitalleri açılışı İsrailli bir sanatçı Saleem Ashkar ile yaptı..
Tahmin ettiniz herhalde.. Salim Aşgar, bizim bildiğimiz.. Çünkü Saleem bir Arap!..
Hz. İsa gibi Nazareth'de doğmuş. Hayatı film öyküsü olur.
Mühendis babası, annesinin ısrarı ile arabasını satıp piyano almış eve..
Niye?. Çalan yok ki.. Belki de anne hava atacak, işte, konuklara.. Etrafta da Arap müziğinden başka şey çaldığı yok..
O sırada, İsrail- Lübnan sınırı kısa bir süre için açılmış. Bir uzak akrabaları, oradaki akrabalarını aramak için Nazareth'e gelmiş. Adam piyano çalıyor.
Ashkar'a 3 ayda nota okumayı öğretmiş. Giderken de "Kendi kendine piyano" gibisinden bir kitap bırakmış.
Küçük Ashkar iyice merak sarmış ama, kasabasında hoca yok.. En yakın kasabaları bir bir dolaşmış..
Yok!..
Bakmış oğlan müzik hastası, babası nihayet Tel Aviv'de bir müzik profesörü bulmuş. Hoca, 7 yaşındaki Saleem'i davet etmiş. Sonrası tarih işte..
Saleem, İsrail sistemi içinde yetişebilmek için İbranice öğrenmiş. Sonra hocası ile birlikte Almanya'ya gidince, Almancayı da söküp eğitimi orda sürdürmüş. Hızla gelişmiş, 17 yaşında Tel Aviv Filarmoni ile konser verecek düzeye gelmiş. O konseri de, o yıllarda dünyanın 1 numaralı şefi Zubin Mehta konuk olarak yönetmiyor mu?. Zubin, Saleem'i anında keşfetmiş.
..ve Saleem Aboud Ashkar, 22 yaşında dünyanın "1 numaralı müzikholü Carnegie Hall'de konsere çıkmış..
Alman eşi dolayısı ile Almanya'da yaşıyor, ama İsrail vatandaşı.. Soruyorlar tabii durmadan..
"Orada mücadele gerçek eşitlik için" diyor.. "Şu anda Ramallah'ta yaşayan bir Arap çocuğu, benim sahip olduklarımı asla elde edemez."
Saleem "Saf Beethoven" adını verdiği galasında bizlere sadece Beethoven çaldı..
Dört sonat!.. Beethoven ve piyano yan yana gelince, benim vazgeçilmezim olur.. Saleem gerçekten müthiş bir virtüöz!. Yani o parmakların tuşlar üzerinde kayışını, hızını görmek lazım. Dinlediğim kadar, seyrettim zaten..
Dördü de müthişti sonatların. Ama ikinci çaldığı Apassionata muhteşem ötesiydi!.
Saleem'e alkış..
Kamil'e saygı!..
